Görünmeyen Şiddet: Flört Şiddetine Makro Düzeyde Müdahale

0

Flört şiddeti yaygın olarak genç yetişkinlik döneminde ortaya çıkmakta ve ilerleyen yaşantılarda da şiddet içerikli diğer ilişki tiplerine de neden olmaktadır. Çiftlerin partnerlerden diğerine uyguladığı maddi ve manevi hasara yol açabilecek davranışlar ciddi bir halk sağlığı problemi olarak görünmektedir. Bilindiği üzere flört ilişkilerinin artması ve boşanmalardaki artış üzerinde doğrusal korelasyon kurulmasına yönelik eksik çıkarımlar oldukça yaygındır. Flört ilişkileri kadın ve erkeğin toplum içerisinde karşı cinse yönelik benlik algılarında gelişmeler sağlaması ve evlilik birliği öncesi ilişkinde ne gibi durumlarla karşılaşılabileceğine yönelik olumlu bir adım olarak görünmektedir. Ancak flört tipi ilişkinin doğrudan daha sağlıklı bir evlilik birliği anlamına gelmediği de açıktır. Çünkü evlilik birliği ve flört ilişkisi arasında ciddi farklar bulunmakta, çiftlerin bu süreçte evlilik birliği için sağlam adımlar atmakta genelde yetersiz kaldığı da bilinmektedir. Henüz flört döneminde başlayan şiddet olgusu bunun en büyük delillerindendir. Bu nedenle, öncelikle bireylerin yaşamlarının çeşitli alanlarında sağlıklı ilişki örnekleriyle karşı karşıya bırakılması gerektiği düşünülmektedir.

Sağlıklı ilişki tipi öğrenilebilir ve çoğu kez uygulanabilir bir form taşımaktadır. Karşılıklı saygının ve nezaketin ön koşul tutulduğu ilişkilerin extrem olaylar dışı sarsılması da zor olduğuna inanılmaktadır. Bu bağlamda sağlıklı aile ilişkisi örneklerinin gerek okul ortamında gerek medya unsurlarınca desteklenmesi bireylerin gelecek yaşantılarında daha bilinçli aile ortamları oluşturmalarını da kolaylaştıracaktır. Yapılan çalışmalarda flört tipi ilişki modeli içerisinde deneyimlediği fiziksel, duygusal, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddete yönelik davranışların ilerleyen ilişkilerde katlanarak varlığını sürdürmeye devam ettiği görülmektedir. Bu bağlamda bütüncül, önleyici, koruyucu ve müdahale edici çalışmalara yönelik her türlü desteğin artırılması ve hukuki yaptırımların geliştirilmesi gerekmektedir.

Yeterli ve nitelikli çalışmaların yaygınlaştırılması

Şiddetle mücadelede de olduğu gibi flört ilişkisi içerisinde deneyimlenen şiddet olgusunun çözümünün de ilk aşaması yeterli, nitelikli ve doğru verinin toplanmasıdır. Türkiye’de flört şiddetine yönelik çalışmalar henüz çok yeni olmakla beraber yeterli kapsamlılıkta değildir. İstabul Sözleşmesi olarak bilinen Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ne göre şiddet hakkında bilgi toplamak devletlerin yükümlülüğündedir. Bu nedenle gerekli çalışmaların devlet tarafından desteklenmesi ve sivil toplum kuruluşlarının proje çağrılarında bulunması, olgu hakkında doğru bilgi düzeyinin artırılmasında etkili olacaktır.

Farkındalık Çalışmaları

Yapılan çalışmalar ve gözlemlenen olgular sonucu bireylerin özellikle duygusal şiddet hakkında farkındalık düzeylerinin düşük olması, bu nedenle şiddetin bu türüne karşı “normalleştirme” ve “kabullenme” tutumlarının da yaygın olduğu bilinmektedir. Bu anlamda hem akademisyenlere hem sivil toplum kuruluşlarına hem de okul yönetimlerine büyük sorumluluklar yüklenmelidir. Akademisyenlerin olguya yönelik çalışmaları artırması, bu alanda tıp, psikoloji, hukuk ve sosyoloji gibi bilim alanlarının çalışmalarına ihtiyacın fazla olduğu görülmektedir. Uygulamalı bir disiplin olan sosyal hizmet yaklaşımlarına da okullarda, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinde ve kamu-stk işbirliklerinde olan ihtiyaç fazladır. Bu bağlamda okul sosyal hizmeti yaklaşımı sağlıklı bir okul kültürü oluşturulması ve şiddete yönelik farkındalık çalışmalarının artırılmasında önemli bir çalışma alanıdır.

Okul Temelli Yaklaşım

Flört şiddetine belki de en önemli müdahale yerinin okul ortamı olduğu bilinmektedir. Bireylerin henüz erken gençlik dönemlerinde deneyimledikleri flört ilişkileri, şiddete yönelik davranışların da en çok geliştirildiği dönemlere rastlamaktadır. Flört ilişkileri yaygın olarak okul çevresi sosyal ortamlarında gelişir. Bu nedenle risk grubu bireylere en kolay ve etkili ulaşma aracı olarak okul ortamı görünmektedir. Okullarda çocukların gelişim çağı göz önünde bulundurularak uygun  dönemlerde verilecek sağlıklı ilişkilere ve sağlıklı aile ortamlarına yönelik derslerin hem gelecek yaşantılarında deneyimleyecekleri karşı cinse yönelik her türlü ikili ilişkilerinin güvencesine hem de aile değerlerinin geliştirilmesinde faydalı olacağı düşünülmektedir.  Eğitim içerisinde sağlıklı ilişkilerin ve ikili ilişkilerde potansiyel zararlı davranışların tanımlanması, önlenmesi ve şiddetten korunmaya yönelik bilgilerin öğrencilere aktarılması önemli bir müdahale aracı olarak görünmektedir.

Medyada Toplumsal Cinsiyet Eşitliği/Eşitsizliğine Yönelik İçerikler

Toplumsal cinsiyet normları bireylere ilişkileri içerisinde cinsiyete yönelik çeşitli akla ve sağduyuya aykırı öğretiler sunmaktadır. Kadınlığın sindirilmeye ve bastırılmaya çalışıldığı, erkek olmanın da akıl dışı bir inanç sistemiyle yüceltildiği hegemonik erkek dayatmasından beslenen öğretiler, çiftler arası karşılıklı psikolojik baskılara yol açmaktadır. Bu bağlamda bu normların en çok üretildiği ve yaygınlaştırıldığı, öncelikle televizyon olmak üzere haber yayın araçlarında da cinsiyete yönelik yaygın dilin azaltılması çalışmalarına ağırlık verilmelidir. Topluma en çok ulaşılan dizi ve program içeriklerinde hegemonik erkeklik olgusunun yeniden üretimi ve gençlerin de ikili ilişkilerin içeriklerine en çok televizyonlarda maruz kalıyor olmaları sebebiyle medyanın bu alanda farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalarının ne kadar önemli olduğu da ortaya çıkmaktadır. Bu bağlamda yaygın medya içeriklerinde cinsiyetlerden birinin ötekileştirilmesinin önüne geçen yayın ve yapımlara desteklerin artması gerekmektedir.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.