Yapmayın Lütfen Kaç Yaşında Bakanlığız…

  İsimsiz olarak yayınlanması ricası ile facebook sayfamıza gelen bir yazıdır. 2011 yılında kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı geçen süre içerisinde beklentileri karşılayamamış olmalı ki hizmet alan vatandaştan tutun da hizmet veren gerek taşrada ki gerek de merkezde ki personeller SHÇEK dönemini mumla aradıklarını ifade etmektedirler. Kimileri yaşanan tüm olumsuzlukların sebebini “Yeni Kurulan Bakanlık” […]

0

 

İsimsiz olarak yayınlanması ricası ile facebook sayfamıza gelen bir yazıdır.

2011 yılında kurulan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı geçen süre içerisinde beklentileri karşılayamamış olmalı ki hizmet alan vatandaştan tutun da hizmet veren gerek taşrada ki gerek de merkezde ki personeller SHÇEK dönemini mumla aradıklarını ifade etmektedirler. Kimileri yaşanan tüm olumsuzlukların sebebini “Yeni Kurulan Bakanlık” formatında değerlendirirken kimileri ise sık sık değişen bakanların yaşananların en büyük sebebi olduğunu dile getirmektedir.

Kısmen haklılık payına sahip bu değerlendirmeler bir köşede dursun geçen süre içerisinde -ki 5 yıl geride kalmış durumda-, bakanlığın yeni olmasının arkasına sığınamayız. Zira 5 yıl, yeni olmanın dezavantajını avantaja çevirebilmek için yeterli bir süre. Bakanlık koltuğuna oturanların sık değişimi ise sadece Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı için değil diğer birçok bakanlık için söz konusudur. Eleştirinin olmadığı yerde putçuluk başlar derler. Bizler bakanlığın en iyi şekilde hizmet vermesini, hizmet alanların mutlu olurken hizmet verenlerin onların mutluluğunu paylaşmasını ve işlerini severek yapmasını canı gönülden istediğimiz için bunları dile getiriyoruz.

Aslında bakanlık bünyesinde çalışan birçok kişinin bildiği bazı şeyleri bugün yazmama sebep olan haberden başlamak istiyorum. 11/07/2016 tarihinde medyada çıkan “İlk 5 ayda kamunun 453 milyon lirası kiraya gitti” başlıklı haberlerin neredeyse tamamında haber görseli olarak ASPB’nın kira karşılığı oturduğu bina kullanılmıştı. Bu bir ayıptır. Devletin birçok kurumu kirada olabilir doğru veya yanlış ki bence yanlış, ama bu haberleştirilirken dahi ASPB ilk sırada göze çarpıyorsa bu noktada ekstra bir şeyler olduğu anlaşılmalıdır. Dilimizde “paranla rezil olma” kavramı vardır.
Aslında olay tam da bu. Çeşitli söylentiler olmakla birlikte aylık 1 milyon lirayı geçen kira bedeline karşılık binlerce bakanlık çalışanı her gün 30 katlı bir binaya konulan 4 asansörün önünde uzun kuyruklarında bekliyorsa, insanlar her gün yemek, sigara vb. ihtiyaçlar için bu kuyruklarda bekliyorsa, binlerce çalışan kalabalık ve gürültülü olmakla birlikte aynı zamanda küçük bir masada çalışmak zorunda bırakılıyorsa bu tam olarak paramızla rezil olmaktır. Ayrıca geçen süre içerisinde yeni bir bina için gerekli çalışmaların tamamlanmamış hatta başlatılmamış olması işin en üzücü tarafıdır. Bakanlık çalışanlarından bu yıl bitecek olan sözleşmenin 5 yıl daha uzatılacağını duydum umarım doğru değildir. Fiziki yetersizlikler olur, bir şekilde giderilir. Ama sorun sadece fiziki şartlar ve yetersizlikler değil. 5 yıldan daha uzun bir süre önce kurulduğu halde personel alımlarından görevde yükselme sınavlarına kadar herhangi bir standart oturtulmamış olması bir yerde bir şeylerin eksik ya da fazla olduğunu gösterir. Şahsım adına konuşayım medyada personel alımlarında ASPB kadar yer alan başka kamu kurumu bilmiyorum. Yüzlerce kamu kurumuna her yıl binlerce personel alınıyor, elbette o kurumlarda da vardır aksaklıklar ve yanlışlar, biraz dikkat edilirse ne demek istediğim anlaşılacaktır.
ASDEP alımlarındaki yanlışlıkları hepimiz az çok duymuşuzdur. Bir başka örnek olarak görevde yükselme sınavının sonuçlarının açıklanması için geçen süreye bakmanız yeterli olabilir. 5 Şubat da duyurusu yapılan görevde yükselme sınavının sınava girip yeterli puanı alanların tercih yapması için açıklanan listenin duyuru tarihi 30 Haziran yani 5 ay tabi tercih süreci devam ediyor. Ayrıca aynı duyuruda kuruluş müdürleri için yapılacak mülakatların tarihlerinin daha sonra açıklanacağı yazıyor.

Sürecin çok daha uzun olduğu başka bir örnek; ASP Uzman Yardımcılığı alımı için ilana 18 Aralık 2015 tarihinde çıkılıyor, başvurunun alınıp puan sıralaması yapılması, mülakat tarihleri, mülakatlar ve sonuçlar derken tarih oluyor 30 Haziran 2016 yani yaklaşık 8 ay. Peki ne oldu? Açılan 60 uzman yardımcısı kadrosu için 9 branştan asil olarak 47 kişi alındı. Birçok branşta ilan edilen kadro sayısı kadar alım yapılmadığı gibi yedekler dahi açıklanmadı. Sadece sosyal hizmet ve hukuk alımlarında toplamda 7 yedek açıklandı. Bakanlık ilan metninde, belirtilen branşlarda yeterli alım olmaması halinde branşlar arası değişiklik hakkına sahip olduğunu belirttiği halde sözlü sınavda başarılı sayılan ve yedek listede isimleri yer alan sosyal hizmet ve hukuk alanında kontejan artırımına gitmek ve yedekler ile kadroyu tamamlama girişiminde bulunulmadı. Sosyal hizmet ve hukuk branşından da yedek açıklanmamış olsa bizler demek ki gerekli yeterliliğe haiz adaylar olmadığı için böyle yapıldı diyebiliriz. Ama yeterli görüldükleri için yedek listede yer alan adayları branş değişikliği ile almamak Merkez teşkilatının güçlendirilmesi için verilen kadroları elinin tersi ile itmek ve boş geçmek anlamına gelir. Kim bilir belki de asansör sırasının daha fazla artmaması için kısa vadeli bir çözüm olarak düşünülmüştür boş geçilen 13 kişilik kadro…! Ayrıca sosyal hizmet branşından alınan 10 kişinin 4’ünün bakanlık çalışanı olması, önceleri biri duyum olan “yukarılardan gelen mesai arkadaşlarımıza öncelik tanıyın” talimatının gerçekliğini arttırmaktadır. Sahi yukarılara sormak lazım aynı bakanlığın taşrasında çalışanlar mesai arkadaşı olmuyor mu?
Bir diğer problem ise merkez ve taşrada belli makamlardaki sık değişiklikler demiştik. Değişim iyidir ancak her değişimden sonra işler aylarca sekteye uğruyorsa sistemsel bir hata vardır. Bir yöneticinin değişimi işlerin aksaması olarak yansıyorsa, burada işlerin şahıslara bağlı olduğu, sistemsizliğin olduğu anlaşılır. Eğer yönetici değişiklikleri sadece siyasiler tarafından estirilen rüzgarlar ile olursa, göreve değil, koltuğa talipliler ortaya çıkar. Koltuğa talip olanlar ile göreve talip olanların farkını da en iyi çalışanlar bilir anlatmaya gerek yok. A şahsı belirli bir makamda otururken B şahsı, yapılan işi A şahsından çok daha iyi yapacağı için onun yerine getirilmelidir, B şahsının ismi bazı çevrelerde daha fazla dile getirildiği için değil.
Unutulmamalıdır ki alınan personel veya göreve getirilen yöneticiler seçilirken yeterlilik ve liyakat göz önünde bulundurulmazsa yapılan yanlış bir şahısla sınırlı kalmaz. Yıllarca hizmet sunacak bir personelin veya yöneticinin seçiminde adaletten uzaklaşılması, yıllarca hizmet alacak insanların hakkına geçmektir. Verilen hizmetin ve hizmet alanların ekstra hassas olduğu kurumlarda yönetimin ve seçimin de ekstra hassas olması gerekir.
İmza: Birisi

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.