Sanat: Sosyal Hizmet İçindir

0

Sanat toplum için mi yoksa sanat sanat için midir ? 

Türk edebiyatının en can alıcı tartışmasının fitilini ateşleyen bu sorunun ekseninde şekillenecek yazımızla devam ediyoruz. Sosyal hizmet, içinde insanı barındıran, insana ait değerleri barındıran bir meslektir. Bu yüzden de insanın ürettiği eserlere sosyal hizmet mesleğinin iç dinamiklerinde ve özünde rastlayabilmemiz mümkündür. İnsanın ürettiği maddi nesnelerden çok, düşünce hayatına yönelik, iç dünyasına yönelik olan manevi ve düşünsel eserlerin de burada düşünülmesini özellikle sizlerden rica ediyorum. Konuya bu noktadan daha genişleterek baktığımız zaman sanatın da insanın estetik anlayışının bir ürünü olduğunu düşünmemiz pek de zor değil. Bu yüzden sanat pek dile getirilmese de X şarkıcısının çıkardığı bir albüm veya single çalışmasından daha fazlasını kapsamaktadır.

Sanat ve Sosyal Hizmet Bir Olur Mu ? 

Sanat ve sosyal hizmet aynı idealleri olan, benzer yönleriyle iç içe geçmiş halkalar şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Sosyal hizmet öğrencilerinin geneline sanat ve sosyal hizmet birbiri ile bir bütün olduğu, sosyal hizmetin sanattan, sanatın sosyal hizmetten ayrı olmadığı öğretilir. Özellikle bu konuda Sevgili Hocam Doç. Dr. Gizem Çelik’in sanat ve sosyal hizmet konusundaki fikirlerinden aldığım ilham vesilesiyle bu yazıyı tasarladım. (En derin saygılarımla.)

Eşitlik

Sanat, herhangi bir ayrım gözetmez. Her insan hangi kimliğe, etnik kökene, cinsel yönelime, gelir düzeyine, dine, inanışa, ülkeye, düşünce yapısına ait olursa olsun o insan da bir sanat icra edebilir. Sanat o insanı da içerir. Y ırkına sahip sanatkar olamaz diye bir kural yoktur. Cinsel yönelimi dahil olduğu grubun genelinden farklı olduğu için sanat etkinliklerine katılması kısıtlanamaz. Sanat insanların geneline hitap eder. Bir grubu veya zümreyi hiçbir şekilde ayırmaz. Sosyal hizmet mesleği de aynı şekilde hizmet almaya gelen her birey için aynı mekanizmayı içinde barındırır. Hiç kimsenin etnik kimliğinden, düşünce yapısından, cinsel yönelimden, inanışlarından dolayı hizmet almasının önü kesilemez. Her birey insan olduğu için kıymetlidir ve insanca muameleyi hak eder. Sanat herkes içindir ve sosyal hizmet anlayışı da herkes içindir.

Öznellik

Sosyal hizmetin temel ilkelerinden biri, her bireyin tek ve biricik olduğudur. Bu ilke insanların birbirlerinden farklı olduklarını, olayları anlamlandırma, geçmiş yaşam deneyimleri, yaşantı vb. yönlerle birbirlerinden farklı olduklarını ve her insanın özel olduğunu vurgulamaktadır. Karşılaşılan her birey tektir ve biriciktir. 30 yaşında tacize maruz kalan bir kadın müracaatçı ile 11 yaşında tacize maruz kalmış kız çocuğunun düşünce yapısı birbirinden farklı olacaktır. Bu sebeple her iki kişi ile de çalışma yapılırken aynı metotlar ve görüşme aşamaları takip edilemez. Her birey sayılan yönler ve bu yönlerin getirmiş olduğu düşünce algısıyla tek ve biriciktir. Sanat ekseninde konuyu değerlendirdiğimizde bunun en güzel örneklerini post-modern tablolardaki düşünce ve algının farklılaşmasından ve bireylerin kendi iç dünyalarına göre çeşitli anlamlar çıkarmalarından anlayabilmemiz oldukça mümkün görünüyor. Aşağıdaki Adrian Ghenie’ye ait resim çalışmasından bir insan sureti, ıspanaklar, renkli bir fular, orman gibi binlerce farklı çıkarım yapabilmek mümkündür. Her sanatsal eser her bireyde farklı estetik duyguları uyandırır. Her bireye farklı hitap eder. Tıpkı sosyal hizmet gibi. Her birey sanat için de sosyal hizmet için de tek ve biriciktir.

                                                    Adrian Ghenie 

                                 Pace London at the Royal Academy of Arts

                                                  Burlington Gardens

Sanatın temel amaçlarına ve çıkış noktasına baktığımız zaman sanatın da sosyal hizmetin de bir ihtiyaç sonucu ortaya çıktığını söyleyebilmemiz mümkündür. Sanat, bireylerin ihtiyaç duydukları hazzı alabilmeleri, insana özgü bir şeyler yaratabilme iç güdüsü ile harmanlanarak yaratıcılığın ve daima yeniliğin yer aldığı bir uğraş alanı olmuştur. Sanatta tarih boyunca değişen tonla edebiyat akımından, müzik türüne kadar zaman içinde evrilen ve değişen sayısız sanat akımı tarihteki yerini aldı. Mimariden, el sanatlarına kadar sanatın olduğu her yer değişimin de olduğu yer olmuştur.

Sosyal hizmet mesleği de tıpkı sanat gibi daima değişimin ve yeniliğin öncüsü olmuştur. Her ne kadar sanat tarihi kadar köklü ve eski kadim akımları içinde barındırmasa da sosyal hizmet mesleği de Dünya çapında yapılan projeleri, yeni çıkarılan kanunları, yeni görüşme yöntemleri ve psiko-eğitimlerin çeşitlenmesiyle her yıl değişerek ve gelişerek devam etmekte. Durum böyle olunca da sanat ve sosyal hizmetin de değişim geçirdiğini söyleyebilmek mümkündür.

Buradayım Diyebilmek

Sanat, müzik yapmak, şiir yazmak, yazı yazmak, heykel yapmak, halı dokumak, ahşap işlemek aklınıza ne gelirse hepsi insanın kendini ifade edebilme çabasının bir ürünüdür. İnsanlar, tarih boyunca ben de buradayım diyebilmek adına birbirinden kıymetli sanat eserlerini Dünya tarihine kazandırmışlardır. Ünlü Firavunlar için inşa edilen piramitler, yapılan saraylar, kaleler, amfi tiyatrolar, kervansaraylar daha nicesi Dünya mirasına ait olmuştur. İnsanlar, söyleyemediklerini söyleyebilir olmuşlar ve kendilerini ifade edebilmişlerdir. Sosyal hizmet mesleği de sesini duyurmakta güçlük çeken veya sesini duyuramayan insanların sesini duyurur. Sanat da bireyin ben de buradayım deme şeklidir ancak bunu söyleyemeyen, baskılanan, yok sayılan her birey sosyal hizmetin odak noktasıdır. Ben de buradayım diyemeyen, baskılanan, yok sayılan ayrımcılığa maruz kalan her bireyin ”ben de buradayım, varım” diyebilmesi için sosyal hizmetin önemini tam olarak anlamamız gerekiyor.

Daha fazla konuyu uzatıp sizi de yormadan bitiş kısmımıza geçelim. 

Sanatın sadece notalarla, kalemle, kumla, sözlerle icra edilmediğini, gitar teline dokunup kumsalda ateşin önünde ”Akdeniz Akşamları” (Haluk Levent’e sevgiler) ibaret olmadığını, insanların hayatlarına dokunarak refah düzeylerini arttırarak, haklarını savunarak da bir sanatın icra edilebileceğinin farkında olabilmemiz dileğiyle.

Yahya Kemal mi haklı Nazım Hikmet mi tartışılır gider. Ben, sanatın en büyük sanat eseri için olduğunu düşünenlerdenim. Evet biz insanlar için. Bizler de büyük tablodaki sanatın eseriyiz. Çok felsefi ve derin düşüncelerden sonra madem bu kadar sanat konuşuldu öyleyse şu dizilere yer vermemek haksızlık olur.

..

Ne alnımızda bir ayıp
Ne koltuk altında
Saklı haçımız
Biz bu halkı sevdik
Ve bu ülkeyi.
İşte bağışlanmaz
Korkunç suçumuz..

(Ahmed Arif – Onur da Ağlar)

Bir sonraki yazımızda görüşmek dileğiyle. Sevgiler ve sağlıklı günler.

Aile Danışmanı / Sosyal Hizmet Uzmanı

Furkan Canlı

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.