Parazit Filmi, Yoksulluk ve Sosyal Hizmet

1

Giriş

Yoksul bir ailenin(Kim ailesi) oğullarının arkadaşı tarafından oğullarına hediye edilen, aileye bereket ve zenginlik getireceğine inanılan bir taş metaforunu hediye etmesi ile başlar. Aynı zamanda ailenin oğlu Ki Woo ya güvendiği için tanıdığı zengin bir ailenin kızına özel ders vermesini teklif eder. Sahte yollarla belge oluşturan Ki Woo, Park ailesine yerleşmeyi başarır. Bunu önlerine çıkan bir fırsat olarak gören Kim ailesi bir plan yapmaya başlar. Ki Woo Park ailesinin çalışanlarının yerine çeşitli kurnazlıklar yaparak kendi ailesini işe almayı başarır. Bir süre kusursuzca yürütülen plan, Park ailesinin evde olmadığı bir gece eve eski hizmetçinin gelmesiyle hizmetçinin yıllarca sır gibi sakladığı gizemine şahit olurlar, aynı zamanda eski hizmetçinin Kim ailesinin de foyasını görünce bir anda dengeler değişir. Komedinin ve gerilimin başarılı bir şekilde izleyiciye lanse edildiği film aynı zamanda iki aile üzerinden insanların ekonomik durumuna, statülerine göre sınıflandırılmasını başarılı bir şekilde anlatan Güney Kore yapımı 92. Oscar Ödüllerinde en iyi uluslararası film, en iyi orijinal senaryo, en iyi yönetmen (Bong Joon Ho) seçilmiştir.

6 dalda aday olan ve 4 ödül kazanan Parazit filmi büyük bir yankı uyandırmıştır.

PARAZİT NE DEMEKTİR?

Parazit: Bir başka canlıya bağımlı olarak yaşayan ve aynı zamanda yaşamını sürdürdüğü canlıya zarar da veren bir organizmanın adıdır. Filmde Kim ailesinin de bir parazit gibi yaşadığını görmekteyiz. Park ailesinden beslenen Kim ailesi aynı zamanda aileye zarar da verecektir.

Ama filmde gördümüz şey sadece yoksulların değil zenginlerin de yani hiyaraşiye göre üsttekilerin de alttakilerden beslendiğini görmekteyiz. Bay Park’ın eski hizmetçilerinin kovulmasının ardından söylediği şu sözler; “Evi çöplük götürecek, kıyafetlerim kokuşacak, eşim evle ilgili bir şeyden anlamaz” demesi, parazitin sadece yoksullar olmadığını anlamaktayız.

PARAZİT FİLMİNDE GEÇEN KONULAR

  1. Toplumsal Sınıf Ayrımı
  2. Öğrenilmiş Çaresizlik
  3. Sosyal Güvenlik ve Sosyal Refahın Olmaması
  4. İmkân Ve Güç
  5. Koku Kavramı
  6. Taş Metaforu

1)Toplumsal Sınıf Ayrımı:

 Sınıf ayrımı, insanları ten renklerine, kültür seviyelerine ve ekonomik durumlarına göre sınıflandıran sistemdir. İzlediğimiz film; ekonomik duruma ve kültür seviyelerine göre sınıflandırılmış iki aile üzerinden geçmektedir. İlk aile; dar, güneş bile görmeyen, yoldan geçen insanların ayaklarını görebilecek seviyede bir bodrum katında yaşayan, dar gelirli Kim ailesi.

İkinci aile ise; geniş, kocaman bir eve sahip, zengin bir aile olan Park ailesi. Filme gördüğümüz mekanların yükseklikleri, yokuşlar, merdivenler sınıfsal ayrımcılığı görmemize yardımcı olurlar. Zenginler, ekonomik durumu iyi olanlar her zaman üstte; gelir durumu kötü olanlar, fakir diye nitelendirilen insanlar ise hep alttadır. Filmde yağmurun yağdığı gece iki farklı ailenin yağmurdan etkilenme biçimlerinin farklı olması; Kim ailesinin evlerine, yaşadıkları mahalleye sel basması, evlerinin harap olmasını ve yaşanılamaz bir yere dönüşmesini izlerken diğer yanda da  Park ailesinin salonlarında, geniş camlı pencerelerinden dışarıda yağan şiddetli yağmuru keyifle izlemeleri ve oğullarının markalı çadırda keyfi isteği için çadırda uyumasını daha sonrasında Bayan Park’ın şoförünün yanında söylediği şu sözler “yağmurun yağması iyi oldu, pislikleri temizledi” demesi kötü hava koşullarının bir sınıfı mutlu ederken diğer sınıfın yaşamasına, barınmasına engel olması; toplumsal sınıf ayrımını gözler önüne getirmektedir.

Buna ek olarak da Kim ailesinin yaşadığı ev ile Park ailesinin yaşadığı ev arasındaki uçurumlar akıllara ”Yoksullar neden hep kötüsüne, değersizine, aşağıda olmaya; zenginler ise hep iyi olanına, en değerlisine, konforlusuna ve en yüksekte olmaya layık gösterilir ? “ sorusunu getirmektedir.

2)Öğrenilmiş Çaresizlik:

İnsanlarda öğrenilmiş çaresizlik, insanın sürekli olarak yaptığı herhangi bir işten olumsuz tepki alma sonucu ortaya çıkan başarısızlığın kökten kabullenme durumudur. Bu durumu kabullenmek ve sonucuna kendini mahkûm etmektir. Filmde gözlemlediğimiz, öğrenilmiş çaresizliği en iyi gösteren karakter Bay Kim’ dir(yoksul baba). Bay Kim, diğer aile üyelerine göre daha farklı düşünen, birçok iş deneyimi yaşamış, içinde olduğu durumdan kurtulmak için çeşitli yollar denemiş bir karakterdir. Ama film de izlediğimiz kadarıyla Bay Kimin ne kadar deneyimi olursa olsun, gerek şanstan yana gerekse beceriksizlikten yana olsun, çeşitli nedenlerden dolayı yaptığı işlerde iflas etmiş, deyim yerindeyse hiçbir işinde dikiş tutturamamış bir karakterdir. Bu durumdan dolayı Bay Kim mecburen de olsa öğrenilmiş çaresizliğe kapılmıştır. Artık ne yapsa da ne kadar çabalasa da olmayacağını kabullenmiş ve bu duruma alışmak zorunda kalmıştır.

3)Sosyal Güvenlik ve Sosyal Refahın Olmaması:

 Kim ailesinin dört üyesinin de işsiz olduğu için kazançlarını günlük işlerden, pizza kartonu yaparak elde etmektedirler. Bu kazanç sadece günlerini kurtarmaya yetecek düzeydedir. İlerisi için hiçbir güvencelerinin olmaması, yaşlandıkları zaman onlara destek olacak bir kurumun olmaması, ailenin çalışmak istemesine rağmen onlara iş imkânı sağlayacak bir kuruluşun olmaması öbür yandan ailede ki iki gencin yetenekli olup; oğullarının dört defa üniversite sınavına girdiği halde kazanamaması, kızlarının bilgisayar alanında ki yeteneğinin geliştirecek bir eğitim fırsat eşitliğinin olmamasının en büyük sorumlusu devlettir.

Devlet, halkının refahına göre politikalar yapmalı, halkına eşit düzeyde davranmalıdır. Bir devlette halk; işsizlikle, yoksullukla ve geçim derdiyle büyük bir mücadele  halindeyse bu, devletin halkına imkân tanımadığının, halkının refahının gözetilmediğinin anlamına gelmektedir. Filmde sosyal refah seviyesinin çok düşük olmasının yanında konut sıkıntısının da çok büyük bir sorun olduğunu görmekteyiz. Kim ailesinin yaşanan sel felaketinde evlerinin büyük hasara uğraması, boğazlarına kadar suya batmış olmaları yaşadıkları evin ve mahallenin kanumunun ne kadar kötü şartlarda olduğunu bize göstermektedir. Filmin sonunda Ki Woo ve annesinin hâlâ aynı evde yaşadıklarını görmek; devletin, halkının refahıyla ilgilenmediğini ve halkına yardım etmemesi akıllara: Sosyal devlet ve sosyal refah devleti nedir, nasıl olmalıdır? sorularının getirmekte ve tartışılması gereken sorular olduğunu göstermektedir.

4)İmkân ve Güç:

 İnsanlar belirli bir güce kavuştuklarında değişmeden duramazlar. Zayıf durumdayken “eşitlik, adalet” diye bağıranlar, biraz olsun güç elde ettikleri zaman acımasız hatta bir canavara bile dönüşebilirler. Filmde gözlemlediğimiz kadarıyla Kim ailesi (yoksul aile) bir statüye sahip olmadığı, işsiz, para kazanmadıkları zaman camlarının önüne pisleyen serseriye ses çıkarma cesaretine sahip olmamaları ama Ki Woo’nun üniversite okuyan arkadaşı(bir statüye sahip) pisleyen adama bağırıp adamı oradan uzaklaştırması, Kim ailesi için kutsal bir ayrıcalık gibi gösterilmiştir. Sistemin insanlara kabullendirdiği gibi yaşamaya alışan insanlar yine sistemin kurallarına uymak zorundaymış gibi gösterilmektedir. Sisteme göre, güçsüzler, yoksullar ve iyi bir statüye sahip olmayanlar; haksızdır, susmalıdır, hiçbir hakka sahip değildirler ve kendilerini savunamazlar. Ama iyi bir statüye sahipsen, eğitim görüyorsan,  işin varsa, para kazanıyorsan güçlüsündür ve güçlüysen konuşma hakkına, kendini savunma hakkına sahipsindir. Kim ailesi işe başlayıp, para kazanıyor ve bu sayede artık güçlü olduklarına inandıkları zaman, camlarına pisleyen serseriye saldırmaya ve kaba kuvvete başvurmaya başlamışlardı. Peki değişen neydi? diye soracak olursak, değişen şeyin “güç” olduğunu fark ederiz. Bir işe sahip olmaları ve artık güçlü olduğuna inanan Kim ailesi, kendilerini camlarına pisleyen serseriden daha üstün görmüşlerdir. Sisteme ve Kim ailesine göre “güçlü olan, para kazanan, bir işe sahip olan ses çıkarabilir” düşüncesi egemen oldu. Oysaki güçlü olan değil, haklı olan güçlü olmalıydı. Filmde gözlemlediğimiz güç/imkân sahnelerinden biri de; eski hizmetçinin kocasını bodrumda sakladığını öğrenen Bayan Kim, kadının güçsüzlüğünden faydalanıp kendini daha üstün görmesi, güçlü olduğuna inanıp, acımasızca, kadının açıklama yapmasına bile müsaade etmeden, kadını ezmekten, kadının yalvarmalarına ve hatta teklif ettiği parayı bile küçük görmesi Bayan Kim’in “param olsaydı, ben de zengin olsaydım iyi bir insan olurdum.” cümlesinin yalan olduğunu göstermektedir. Aynı zamanda Kim ailesinin foyasının da ortaya çıkmasıyla, eski hizmetçi ve eşinin durumun farkına varıp onları videoya alıp tehdit etmeleri birden dengeleri değiştirmiş bu defa yalvaran taraf Bayan Kim ve ailesi olmuştur. Telefonuna kaydettiği videoyu Kim ailesine karşı bir silah gibi kullanan hizmetçi ve eşi için de durumu aynı kılmış ve olayların seyrini değiştirmiştir. Bu sahnede iki emekçi ailenin kavgası; yoksul-yoksul çatışmasını da gözler önüne getirmektedir. Gücü eline alan taraf bencilleşmiştir. Oysaki aralarında  anlaşmış olsalardı durum çok daha farklı olabilirdi.

5)Koku Kavramı:

İzlediğimiz filmde koku kavramı, kişilerin kimlikleriyle özdeşleştirilmiştir.İ nsanlar nereye giderlerse  gitsinsinler, geldikleri yerden onlara nüfuz etmiş koku değişmez. İşte Kim ailesinin de hayatını değiştiren etkenlerden biri de koku olmuştur, yani bulundukları konumları.Filmde Bay Kim’in işe alındıktan sonra işvereni yani Bay Park’ın rahatsız edici bir koku alması ve aldığı kokunun şoföründen geldiğini fark etmiştir. Bay Park’ın eşine, şoföründen koku geldiğini söylemiş ve kokuyu çeşitli şeylere benzetmiştir. Bunu duyan Bay Kim kendini koklamış ve sebebini anlayamamıştı. Aynı kokuyu Bayan Park’da arabadayken hissetmiş bunu belli ederek camı açmış ve Bay Kim tekrar kendini koklamıştı ama bir türlü anlam verememişti. Aklına kazınan bu anlam verememe durumu Bay Kim’in içinde yavaş yavaş büyüyen bir kine dönüşmeye başlamıştı ve gururunun incindiğinin farkındaydı. Daha sonrasında, parti gününde olayların seyri değişmiş, yıllarca bodrumda saklanan hizmetçinin kocası ortaya çıkmış ve parti ortamını kaos ortamına dönüştürmüştü. Kendisi de öldürülmüştü. İşte tam o sırada Bay Park, Bay Kim’den arabanın anahtarını istemiş, yaralı kızının başında olan Bay Kim anahtarı atmıştı. Anahtar cesedin altında kalmıştı. Bay Park etrafta ki yaralılara değil de, cesedin altındaki anahtarı almaya çalışırken iğrenerek burnunu kapatmakla ilgilenmişti. Bunu gören Bay Kim işte o an anlamıştı; konumunu, ne yaparsa yapsın üstüne sinmiş kokunun yani yoksulluğunun kokusunu, eşinin ona yaptığı hamamböceği yakıştırmasından ileriye gidemeyeceğini anlamış, grurunun artık bu durumu kaldıramayacağını ve içinde büyüttüğü kin, Bay Kim’in katil olmasına, Bay Park’ı öldürmesine neden olmuştu. Son sahnelere yakın Bay Kim’in eşinin de ona yakıştırdığı, tıpkı bir hamamböceği gibi insanlardan kaçmış ve evin bodrum katına sığınmıştır.

6)Taş Metaforu:

İnanmak, bir şeyden medet ummak insanın doğasında varolan bir duygudur. Filmde büyük mesaj veren şeylerden biri de Ki Woo’nun yakın arkadaşının, Ki Woo ve ailesine zenginlik, bereket getireceğine inanıp Ki Woo ya hediye ettiği taş metaforudur. Ki Woo taşın ona ve ailesine gerçekten de zenginlik getireceğine inanmış ve taştan medet ummuştur. Taşa hayaller yüklemesi burada Ki Woo’nun tek inanç kaynağıydı. O kadar inançsız ve yeniklerdi  ki onları kurtaracak tek şeyin taş olduğuna inanmışlardı. Oysaki taş umulduğu gibi bir zenginlik, bereket değil, Ki Woo ve ailesine bela getirmişti. Verilmek istenen mesaj; İnanç bir objeye karşı değil de, inanç; kişinin kendisine, ailesine olmalı. Filmde taşa sarılarak uyuyan Ki Woo filmin sonlarına doğru taşı olması gereken yere yani doğasına bırakmıştır. Kapital sistemde olduğu gibi; “gerçek bir başlangıç yapmak istiyorsan tek yol çalışmaktır.” Sözü Ki Woo’nun taştan vazgeçip gerçeklere odaklanması ve babasını saklandığı yerden çıkarmak için çalışmaya başlamasıyla film sona ermektedir.

Ailenin güçlü yanları var.
Kurnazlığın nedeni nedir? Kurnaz olmak ekmek kavgasının bir gereği mi?
Zenginler saf ve kibar, ihtiyaçlarını karşılama olma kaygıları yok,  bu nedenle saf ve kibar olmaya da zamanları var. 

1 yorum
  1. Aleyna diyor

    Çok yardımcı oldu ellerinize sağlık

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.