Suriyeliler-Kuma ve Türkiye

0

Modernleşen Türkiye’den Kumalaşan Türkiye’ye

Kumalık kavramını ‘Aynı erkekle evli olan kadınların birbirine göre adı, ortak’ şeklinde açıklamış TDK. 21.yüzyılda hala kumalık sorunsalı devam etmekte midir diyebilirsiniz. Belki bir çoğumuzun dünyası bu tür yaşantılara çok uzak. Fakat günümüzde ülkemizin bazı

kesimlerinde, çocuklar bu tip aileler içerisinde mutsuz bir tablonun  karanlık yüzüyle çerçevelenmektedir.

Türkiye’de 1926 yılında Medeni Kanunun kabulü ile tek eşliliğe geçilmiş, çok eşlilik yasaklanmıştı. Ancak gelenekçiliğin devam ettiği bazı kesimlerde çok eşlilik, islami temellere dayandırılarak ‘Erkeğin 4 kadına kadar hakkı vardır.’ bakış açısıyla devam etmektedir. Buna Mardin-Kızıltepe örneğini verebiliriz. Kızıltepe’de yaşamını sürdüren, kumalık kavramı içerisine hapsolmuş yaşantılara sahip olan kadınlarla ve eşleriyle yapılan görüşmelerden oluşan belgesele https://youtu.be/zcq5uSMnGJw linkinden ulaşabilirsiniz. Belgeselde, yöre halkının yaşantısı ve aile yapılanması gözler önüne serilmiş. Kadının sözünün hiçbir hükmünün olmadığı, erkek hegemonyasının geçerli olduğu, kadının ev içinde köleleştirildiği yaşantılar görüyoruz.

Bazı topluluklarda kadın hakları sorunun olmasını bir kenara bırakın, kadın kavramının varlığı bile söz konusu değil. Bu topluluklara baktığımızda eğitim seviyesinin düşük, geleneksel dogmalara bağlı aile yaşantıları olduğunu görüyoruz. Kız çocuklarının öğrenimine devam etmediği veya belli bir düzeye kadar devam ettiği fakat hayatının devamının ne doğrultuda olduğunu bildiği hayatlar…

Kızıltepe’de var olan bu sorunların, Suriyeli göçmenlerin bölgeye yerleşmesiyle arttığı görülmektedir. Benzer geleneğe sahip olan Suriyeli göçmen kadınlar, Türkiye’de de benzer kaderlere mahkum edilmektedir. Kızıltepe’de, erkeklerin ikinci veya üçüncü evliliklerini yapmak için verdiği başlık parasının fazla olması, Suriyeli göçmenlerin maddi zorluklardan dolayı  kız çocukları için daha az para istemeleri sebebiyle Suriyeli kadınlarla evlilik yaptıkları, bunun da ‘kumalık’ probleminin yanında ‘çocuk evlilikleri’ sorununu da doğurduğu görülmektedir. Bu konudaki ayrıntılı bilgiye http://dergipark.gov.tr/download/article-file/455040  https://odatv.com/dislerimi-yaptiracagi-icin-kabul-ettim-1004161200.html linklerinden ulaşabilirsiniz.

Bu konuda sosyal hizmet mesleğinin önemi ön plana çıkmaktadır. Sosyal hizmet uzmanları, sistem yaklaşımı doğrultusunda sistemlerin etkileşim içerisinde olduğunu bilmeli, bir sorun ardındaki diğer sorunları görebilmeli ve bireyi çevresiyle bir bütün içinde değerlendirmelidir. Gözle görülen tek bir sorun beraberinde başka sorunları da getirebilmektedir: Öğrenimine devam edemeyen çocuklar, haklarından haberdar olmayan ve hiçbir ekonomik bağımsızlığı olmayan kadınlar, erken evlilikler, aile içerisindeki şiddet, fonksiyonlarını yerine getiremeyen aile kurumu içinde yaşayan çocukların psiko-sosyal durumu, göç olgusuyla birlikte yerel halkın ve göçmenlerin uyum problemleri, kadının metalaştırılarak para karşılığı kumalığa makhum edilmesi…  Tüm bu sorunlar birbirini tetiklemektedir, sorunların çözümü için sosyal hizmetin genelci yaklaşımı ve disiplinlerarası işbirliği gerekmektedir.

Betül İzgi 

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.