Pandemi Sürecinde Çalışanlara Yönelik Riskler Çalışana Destek ve Özbakım

0

Gizemnur KORDALI

Aşağıdaki metin çalışmanın özetidir.

Tam metnine aşağıda yer alan bağlantıdan ulaşabilirsiniz.

ÖZET

Covid-19 pandemisi, sağlık alt sisteminde ortaya çıkan bir kriz olmasının yanı sıra sistemin bütününü etkileyecek psikolojik, ekonomik, siyasal ve sosyal çıktıları olan bir süreci beraberinde getirmektedir. Pandemi diğer alanlar gibi çalışma hayatında da büyük bir değişimi meydana getirmiş, bu değişim eski sistem ve kabullerin sorgulanmasına zemin hazırlamıştır. Değişen koşullara uyum noktasında yeni normali belirlemek, mümkün olduğunca yumuşak geçişler ile çağın koşullarına uyum sağlamak durumundayız. Gelişmiş sosyal devlet paradigması doğrultusunda; devletlerin; vatandaşlarının haklarını gözetmesi, mağduriyetleri önlenmesi, bireylere yönelik kurum kuruluş tabanlı refah hizmetleri ve koruyucu- önleyici hizmet alternatiflerini yapılandırması beklenmektedir. Krizin olumsuz etkilerinin kontrol altına alınması amacıyla, çalışma hayatında mevcut risklerin doğru analiz edilmesi, bu riskler ışığında pandeminin etkilerinin doğru okunması hizmetlerin revize edilmesinde önceliğimizdir. Bu makalede pandeminin yarattığı olumsuz koşullar nedeniyle çalışma hayatında, başta kırılgan gruplar olmak üzere bireylerin ve sektörlerin karşı karşıya kaldığı riskler, sosyal koruma ve psikososyal destek kapsamında değerlendirilmiştir.

ABSTRACT

Covid-19’s pandemic brings with it a process with psychological, economic, political and social outcomes that will affect the whole system as well as a crisis in the health subsystem. Pandemi has created a major change in working life, like other fields, and this change has paved the way for questioning the old systems and acceptances. We have to determine our new normal at the point of adaptation to changing conditions, to adapt to the conditions of the age with smooth transitions as much as possible. In line with the advanced social state paradigm; states are expected to observe the rights of their citizens, prevent victimization, structure institutional-based welfare services and preventive service alternatives for individuals. Correct analysis of the risks present in working life in order to control the negative effects of the crisis, and to read the effects of the pandemin in light of these risks is our priority in revising services.In this article, due to the negative conditions created by his pandemin, the risks faced by individuals and sectors, especially fragile groups, in working life, were evaluated within the scope of social protection and psychosocial support.

Giriş

Sosyal yaşam büyük bir sistem olup, çeşitli alt sistemlerden meydana gelmektedir. Sağlık sistemi bunlardan birisidir. Covid-19 salgını öncelikle bir sağlık krizi olarak meydana gelmiştir ancak bulaş riski, önlemler ve kısıtlamalar, ekonomik kayıplar, kaygılar ve diğer değişikliklerle meydana gelen yeni sosyal sorunlar salgını yalnızca sağlıkla ilişkili sektörel bir sorun olmaktan çıkarmış ve toplumsal bir mesele haline getirmiştir. Çalışma hayatı da hem ekonomik hem de sosyal uzantısı nedeniyle salgından en fazla etkilenen alanlar arasındadır. Covid-19 Pandemik salgınıyla beraber dünya genelinde %10 iş kaybı söz konusu olmuştur. Ayrıca her 5 çalışandan 4’ü pandemiden çeşitli şekillerde etkilemiş durumdadır (ILOSTAT, 2020). Çalışma hayatının salgından etkilenen sistemlerin başında gelmesinin 2 temel sebebi bulunmaktadır. Bunların ilki bulaş riskine yönelik endişedir. Sektörel dağılım incelendiğinde homeofisler dışında neredeyse tüm çalışma alanlarının sosyal bir bağlamda olması, enfekte olmaya yönelik bireysel korkuların hızla yayılmasına sebep olmuştur. Diğer faktör ise yine bulaş riskiyle alakalı olarak sosyal hayattan izole olmaya yönelik önlemlerdir. Devletlerin halk sağlığını koruma önceliğiyle sosyal izolasyonu sağlamaya yönelik kısıtlamaları çalışma hayatını etkilemiştir.
Çalışma hayatındaki önlemler işyeri bazlı bulaşmayı önleyerek salgının ikincil oransal yükselme dalgasını önlemede kontrol noktası konumundadır. Bu açıdan uygulanan değişiklikler zorunludur ancak her değişim gibi bu da sancılı olmakta, uzun vadeli planlama ve kapsamlı bir destek mekanizması gerektirmektedir.
Çalışma hayatı içerisinde de herkes krizden aynı oranda etkilenmemektedir. Sağlık çalışanları kendileri ve yakınları için bulaş riski, yoğun çalışma saatleri, sosyal destek yoksunluğu gibi sebeplerle korunması gereken grupların başında gelmektedir. Covid-19’un öncelikli bir sağlık krizi olması sebebiyle rasyonel açıdan da sağlık sektörünün krizin sağlıklı yürütülmesi açısından öneminin kavranması gerekir. Sağlık çalışanları arasında enfekte sayısının artması hem maske sayısı, solunum cihazı ve yatak sayısı gibi katı limitten hem de sağlık çalışanı sayısı, çalışma saati gibi esnek limitten azaltmakta ve krizin süresinin uzamasına neden olabilmektedir. Yoğun çalışma saatleri hem sağlık personelinin tükenmişlik yaşamasına hem de veriminin azalmasına neden olur.
Bunun yanı sıra çeşitli dezavantajları nedeniyle ‘incinebilir’ olarak nitelendirilen gruplar salgından da en fazla etkilenenler olmuştur. Kayıtdışı çalışma, geçici çalışma, sosyal güvenceden yoksun olma ya da ev içi işlerde çalışma gibi hükümet koruma paketlerinin dışında kalan gruplara yönelik hizmetlerin salgın doğrultusunda acilen yapılandırılması gerekir.
Ayrıca sektörel dağılımdaki oranlarına baktığımız zaman kadınların ve yaşlıların da çalışma hayatındaki dezavantajlı konumuna bağlı olarak bu grup içerisinde değerlendirilmesi mümkündür. Bunun yanı sıra göçmenler hem işe alım hem de işin niteliği açısından pek çok riskle karşı karşıya kalmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma hedefleri arasında yer alan ‘geride kimseyi bırakmama’ ilkesi doğrultusunda bu grupların ihtiyaç duyduğu koruyucu- destekleyici hizmetlerin sağlanması önemlidir.
Mevcut değişikler ışığında; iş sağlığı ve güvenliği, belirli işçi kategorilerinin korunması, istihdam dengesinin gözetilmesi, iş ve gelir kaybının önlenmesi, ayrımcılığın önüne geçme, sosyal güvenlik ve sosyal yardım sistemlerinin işlevselliğinin sağlanması, temel çalışan haklarına riayet, emeğin korunması, örgütsel destek aktivasyonunun sağlanması ve alternatif hizmetlerin uygulama konulması önemli hale gelmiştir. Bu çalışmaları yürütürken bireyin onuru ve değeri, kendi kaderini tayin hakkı, farklılıklara saygı, ayrımcılıklarla mücadele, sosyal adalet ilkeleri gözetilmelidir.

PANDEMİ

Pandemi bulaşıcı herhangi sağlık sorununun beklenen üzerinde bir etki oranına ulaşmasıdır. Mevcut hastalığın beklenen sınırları aşması ve hatta kıtalar arası yayılım göstermesi anlamına gelmektedir.

Sosyal Riskler

Salgınlar arasında özellikle pandemi, çok yayılımlı olduğu için küresel sosyal değişimi ve sosyal sorunları beraberinde getirmektedir. Nüfusun tüm kesimlerini etkiler ve özellikle en savunmasız durumlarda bu sosyal grupların üyeleri olan yoksullar, yaşlılar, engelliler, gençler için risk teşkil etmektedir. Daha spesifik olarak madde bağımlılığı ve suç oranlarının yükselmesi, aile içi şiddet vakaların görülme sıklığında artış, gelir dağılımında adaletsizlik, sosyal sınıflar arası tabakalaşma, toplumsal çözülme, istihdam oranlarının azalmasıyla işsizliğin artması söz konusu olabilir. Benzer biçimde evsizler, güvenli bir şekilde evde kalamadıkları için virüs tehlikesine oldukça açıktırlar. Mültecilere, göçmenlere veya yerinden edilmiş kişilere daha az istihdam fırsatı, artan yabancı düşmanlığı gibi sebeplerle hem pandemiden hem de postpandemi yapılanmasından orantısız bir şekilde zarar görmektedir. Politik bağlamda doğru biçimde ele alınmadığı takdirde salgınların yarattığı sosyal kriz, uzun ve kısa vadede eşitsizlik, dışlanma, ayrımcılık, küresel işsizlik ve yoksulluğu artırabilme potansiyeline sahiptir. Sosyal koruma sistemlerinin kapsamlı ve yaygın biçimde kullanılması, işçilerin korunmasında ve yoksulluğun yaygınlığının azaltılmasında önemli dengeleyicilerden kabul edilmektedir. Temel gelir güvencesi sağlamak çoğu zaman bireylerin başetme kapasitelerini arttırmaktadır. . (UN Department of Economic and Social Affairs, 2020)

İstihdam Alanında Riskler ve İşgücü Piyasasına Etkisi

Sağlık sektöründe meydana gelen salgının etkilerinin istihdam alanına ve işgücü piyasasına yansımaları çok belirgin olmuştur. Bu değişim sebep olduğu hak kayıpları, ekonomik kayıplar gibi etkenlerle sosyal yaşamda ikincil sorunlar açısından da önemlidir.

COVİD- 19 KRİZİNİN ÇALIŞMA HAYATINA ETKİSİ

Sağlık Sektörüne Etkisi

Covid-19 iki yüzden fazla ülke ve bölgeyi etkilemiştir. 10 Nisan 2020 tarihine kadar Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından 1,4 milyondan fazla vaka doğrulanmış ve 87.000’den fazla ölüm rapor edilmiştir. 8 Nisan 2020’ye kadar 52 ülkeden sağlık çalışanlarında 22.073 vaka DSÖ’ne bildirilmiştir. Toplam vaka sayısı içindeki sağlık çalışanlarının enfekte oranı İtalya’da %10, İrlanda’da %5, Togo’da %8,6 olarak belirlenmiştir. Aynı zamanda DSÖ bu sayıların sistematik raporlama eksikliğinden dolayı, küresel çapta sağlık çalışanlarındaki enfeksiyonları yeterince temsil etmediğini ifade etmektedir. (ILO Sectoral Brief, Healty Sector 2020) 12 Mayıs 2020 itibariyle ise bu oran enfekte sayısında 4 milyon 98 bine, ölüm sayısında 288bine ulaşmıştır. Sağlık çalışanları arasındaki enfekte oranlarının da buna paralel artış gösterdiği öngörülmektedir. (DSÖ)

Kayıtdışı İstihdama Etkisi

2018 istatistiklerine göre; Dünyada istihdam edilen nüfusun %61,2’si kayıtdışı istihdam olarak nitelendirilen güvencesiz işlerde çalışmaktadır. Bu oran gelişmemiş ülkelerde toplam istihdamın %90’ını, gelişmekte olan ülkelerde %67’sini ve gelişmiş ülkelerde %18’ini temsil etmektedir. Güney Afrika ve Güney Asya’da her 10 işçiden 9’u kayıtdışı olarak nitelendirilmektedir (ILO, 2019).

Dünya üzerinde 5 milyar insanı etkileyen tam ya da kısmi sınırlama önlemleri uygulanmaktadır. Nisan 2020 itibariyle bu oranın yaklaşık 1,6 milyarı kayıt dışı ekonomi çalışanı olarak belirlenmiştir. Kayıtdışı çalışanların salgından büyük ölçüde etkilendiği ve toplam gelirlerinde %60’lık bir düşüşe neden olduğu tahmin edilmektedir. Kayıtdışı istihdamın %76’sı ise bu süreçte önemli ölçüde kayıplar yaşamıştır. Kayıtdışı ekonomi çalışanları arasında önemli ölçüde etkilenen kadınların %42’si erkeklerin %32’sine kıyasla yüksek riskli sektörlerde bulunmaktadır (ILO İnformal Economy Brief, 2020).

Ev İşçilerine Etkisi

Dünyada, % 75’i kayıt dışı olan 67 milyondan fazla ev işçisi bulunmaktadır. Ev işçilerinin birçoğu ortalama ücretin %25’ini kazanmaktadır. Bu grubun yalnızca %10’unun sosyal güvenliğe erişimi vardır  (ILO Domestic Workers Brief, 2020). Ev içi işlerde çalışanlar; temizlik, yemek pişirme, çocuk bakımı, hasta ve yaşlı bakımı gibi alanlarda hane içi sağlık, bakım ve güvenlikle ilgili görevler üstlenmektedir. Ev işçileri hem kayıtdışı istihdam içerisinde oldukları için hem de doğrudan fiziksel temas ve ortam paylaşımı yoluyla hizmet sağladıkları için risk grubundadır. ILO Ev İşçileri Sözleşmesi’nin 13. maddesi uyarınca; Ev işçileri, güvenli ve sağlıklı koşullarda çalışma hakkına sahiptir. Üye ülkeler ev işçilerinin güvenlik ve sağlıklarını korumak amacıyla, ev işçiliğinin özgül niteliklerini de değerlendirerek gerekli yasal düzenlemeleri ve pratiğe uygun gerekli tedbirleri almalıdır.

Turizm Sektörü Üzerinde Etkisi

2018 yılında, seyahat ve turizm sektörlerinin küresel GSYİH içinde % 10,4 oranında, doğrudan katkısının ise % 3,2 olduğu tahmin edilmektedir. Salgın öncesinde sektörün toplam ve doğrudan katkılarının 2029 yılına kadar GSYİH’nın % 11,5’ine ve doğrudan katkısının %3,5’e ulaşması öngörülmekteydi.  2018 yılında turizm sektörü doğrudan ve dolaylı biçimde dünya çapında yaklaşık 319 milyon işçiye istihdam olanağı yaratmakta ve bu oran toplam küresel istihdamın %10’una karşılık gelmektedir (ILO Turism Sektor Brief, 2020).

Gıda ve Tarım Sektörüne Etkisi

Tarım sektörünün toplam istihdamdaki oranı son yirmi yılda % 40,2’den % 26,8’e düşmüştür. Ancak Buna rağmen, tarım sektörü dünyada bir milyardan fazla insana geçim kaynağı sağlamakta ve istihdamın % 60,4’ünü oluşturarak, gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin en önemli geçim kaynaklarından biri olmaya devam etmektedir (ILOSTAT, 2019).

Tarım sektörünün küresel istihdamdaki payı düşse de, tarımsal üretim büyümeye devam etmiştir. Kentleşmeyle birlikte tarım sektörü, gıda-tarım adıyla anılmış ve çok çeşitli ürünler bu piyasaya dâhil olmuştur. Bu açıdan tarım sektörü her ne kadar payını her geçen gün artırsa da işçi statüsü hiç yükselmemiştir. Günümüzde de tarım işçileri iklime bağımlılık, altyapı sorunları, kurumsallaşma eksikliği, sosyal koruma gibi pek çok yönden kısıtlılıklarla karakterizedir. Bunun yanı sıra işin kendisinin kas gücü gerektirmesi, kaza riskleri, kimyasal kullanımı gibi çeşitli risklere açıktır.

Tüm bunlara rağmen tarım işçileri en yüksek çalışma yoksulluğu grubunu temsil etmektedir. Tarım sektöründe çalışan işçilerin %25’i yoksulluk sınırının altındadır  (ILO İmpact on Agriculture and Food Security, 2020).

Eğitim Sektörüne Etkisi

Covid-19 salgınının yayılmasını önlemek amacıyla dünyanın birçok ülkesinde 13 Nisan 2020 itibariyle okullar ve üniversiteler kapatılmıştır. Dünya genelinde 192 ülkede kapanışlar zorunludur. Bu durum toplam öğrenci sayısının % 91,4’ünü oluşturan yaklaşık 1,58 milyar öğrencinin eğitim öğretim sürecini kesintiye uğratmıştır. Okulların kapatıldığı hemen hemen her ülkede eğitim sistemleri uzaktan eğitim alternatifini kullanmaya başlamıştır. Eğitim sektöründe meydana gelen bu aksaklık, sayısız eğitim destek personelinin yanı sıra 63 milyondan fazla ilkokul ve ortaokul öğretmeninin çalışma hayatını etkilemiş durumdadır (UNESCO, 2020).

Kırılgan Gruplar Üzerinde Etkisi

Toplum içinde bazı gruplar kırılgan olarak nitelendirilmektedir. Bunun sebebi bazı özelliklerinden dolayı örselenmeye ve hasar görmeye daha açık olmalarıdır. İncinebilir kişi (vulnerable people) kavramı kendini korumaya gücü yetmeyen, çeşitli ihtiyaçlarını karşılama noktasında dışarıya bağımlı, istismar edilmeye daha açık bireyleri ifade etmektedir. Bu sebeple koruma ve pozitif ayrımcılığa daha fazla ihtiyaç duymaktadırlar. Yaşlılar, fiziksel ya da zihinsel engeli olan kişiler, çocuklar, suçlular, madde bağımlıları, gebe kadınlar, evsizler, mülteciler, öğrenme güçlüğü çekenler, seks işçileri, lgbt bireyler bu grup içerisinde sayılabilir. İncinebilir gruplarda ifade edilen ‘güçsüzlük’ bireysel bir yetersizlik değil, toplumun geri kalanından ayrılan özellikleri sebebiyle onlara atfedilen imkânsızlıklarla ilişkilidir. Bu kişilerle çalışırken psikolojik, sosyal, ekonomik ve siyasal açıdan güçlendirilmeleri hedeflenmektedir. Kırılgan gruplar çalışma hayatında da çeşitli sorunlarla karşılaşmaktadır. Bu sorunlar işe alım, işten çıkarma, ayrımcılık, hak ve gelir kayıpları gibi çeşitli konularda olabilir.

Evden Çalışma ve Homeoffice Uygulamaları

ILO işgücü anketlerinden elde edilen verilerine göre; salgından önce ve salgınla beraber dünyadaki işgücünün % 7,9’u evden çalışmaktadır. Covid-19 salgını ile birlikte eski oranlara yaklaşık 260 milyon çalışanın eklendiği tahmin edilmektedir. Bu tahminler, küresel istihdamın % 86’sını temsil eden 118 ülkeden elde edilen verilere dayanmaktadır. Evden çalışma potansiyelini tahmin etmeye yönelik araştırmalar tüm işlerin yaklaşık %20-30’unun evden çalışmaya uygun olduğunu göstermektedir. Bunun yanında işçilerin %18’e yakını çalışmalarını evden etkili bir şekilde yapmalarını sağlayacak altyapıya sahip ülkelerde yaşamaktadır. Ancak evden çalışma olanakları ülkelere göre farklılık göstermektedir. Çünkü gelir seviyesine dayanan bazı olanak ve sınırlılıkları içermektedir. Geniş bir bantta internete erişim, kişisel bir bilgisayara sahip olma durumu, konutun uygunluğu, sosyal ağların niteliği gibi çeşitli bileşenler evden çalışmada belirleyicidir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyine göre evden çalışma olanakları incelendiğinde; gelişmekte olan ekonomilerdeki  % 13 ve gelişmiş ekonomilerde %23 olmak üzere %10’luk bir fark göze çarpmaktadır (ILO Policy Brief Working from Home, 2020).

SOSYAL KORUMA

Sosyal devlet anlayışı doğrultusunda sosyal koruma devletin kendi sınırlarındaki vatandaşlarına asgari düzeyde bir yaşam standardı sağlamasına yönelik hizmetler bütünüdür. Sosyal koruma; sosyal yardımlar, işsizlik yardımları, emeklilik, çocuk desteği, ulusal sağlık sigortası, meslek edindirme programları vb. araçlarla sosyal adaletin sağlanmasını amaçlamaktadır. (European Report on Development)

Dolayısıyla sosyal koruma hayatının bazı dönemlerinde tökezleyen bireylere yönelik bir yastık ağıdır. Kriz dönemlerin bireylerin yumuşak düşmesine olanak sağlayan tampon bölgeyi oluşturur. Bu açıdan özellikle salgının yarattığı kayıplarla çalışırken sosyal korumanın onarıcı ve güçlendirici etkisinin kullanılması zorunludur. Ancak veriler incelendiğinde sosyal korumanın ihtiyaçları karşılayacak nitelik ve niceliğe erişemediğini söylemek mümkündür.

Dünya nüfusunun sadece %45’i en az bir sosyal yardım kapsamında bulunmaktadır. Kalan %55’i oluşturan 4 milyar kişi ise herhangi bir güvenceden yoksundur. % 71 ile büyük çoğunluk ise (5,2 milyar) kısmen korunmaktadır (World Social Protection Report, 2017-19).

Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardımlar

Sosyal koruma kapsamında sosyal güvenlik insanlar için bir haktır. Sosyal güvenlik devletlerce insana sağlanan garanti sistemi olup, birbirini tamamlayan sosyal sigorta, sosyal yardım ve sosyal hizmetlerden oluşmaktadır. Özellikle gelirin yeniden dağılımı ve yoksullukla mücadele açısından sosyal güvenlik sistemleri içerisinde sosyal yardımlar çok önemli bir yere sahiptir.

İş Sağlığı ve Güvenliği

ILO 155 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Sözleşme doğrultusunda yapılan İSG çalışmaları, işyerlerinde sağlık ve güvenliğin sağlanması, mevcut sağlık ve güvenlik şartlarının iyileştirilmesi için işçi ve işverenlerin hak ve yükümlülüklerini içermektedir. Covid-19 salgını başta çalışma hayatı olmak üzere pek çok alanda etkilerini göstermiştir. Kısıtlamalar, aksaklıklar, nakit yetersizliği, seyahat sınırlamaları mevcut işletmeler ve dolayısıyla çalışanlar üzerinde risk oluşturmaktadır. Bunun yanında işsizlik ve kayıtdışı istihdam bir sorun olmaya devam etmiş ve sonuçları daha görünür hale gelmiştir. Bu süreçte her çalışan için krizden etkilenme düzeyinin, etkilenme biçiminin, alınabilecek önlemlerin yer aldığı mikrodan makroya kapsamlı bir müdahale planı oluşturmak gerekmiştir. Dolayısıyla işçi ve işverenlerin odağa alındığı iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri önem arz etmektedir.

İşletme, İş ve Gelirleri Korumak

Salgının yarattığı kriz ortamı çalışanların korunması kadar işletmelerin ve iş sahalarının da korunmasını gerekli kılar. Üretim aksaklıkları, yeni normalin mevcut tercihleri değiştirmesi, ekonomik kayıplar gibi faktörler bazı iş sahalarını tamamen piyasadan silerken, bazı işletmelerin de büyük ölçüde zarar görmesine sebep olmuştur. İşletmelerin korunması ekonominin ayakta tutulması, çalışanların hak kayıplarının önlenmesi açısından önemlidir. Bu sebeple işletmeleri, işleri ve gelirleri destekleyen politika tasarılarına ihtiyaç duyulmaktadır. İşletmelerin sürdürülebilirliği sağlamak üzere; ekonomik destek, geçici gelir kayıplarının yerinin doldurulması, kredi desteği, kira ücret ve sürelerinde esneklik sağlamak, işletmelerin iş sahası özgürlüklerini artırmak, vergi indirimleri gibi bazı önlemler alınabilir.

Kayıtdışı Çalışanların Korunması

Kayıtdışı istihdam kriz doğrultusunda hem kısa süreli acil müdahale hem de uzun vadeli iyileştirme için çift yollu bir yaklaşım gerektirmektedir. Kriz döneminde acil koruma hizmetlerinin uygulamaya koyulması önceliklidir. Acil koruma planlamasının içinde gelir ve iş kaybının önlenmesi, kayıtdışı çalışanların sosyal güvenlik ve iş sağlığı hizmetleri kapsamına alınması hedefleri yer almalıdır. Bunun önlenemediği durumlar için asgari düzeyde ücret, sağlık ve eğitim hizmetlerine erişim, konaklama desteği, gıda ve hijyen paketleri sağlanmalıdır.

Yoğun Çalışma Saatlerinde Emek Ölçütlerinin Ayarlanması

Salgının büyük çaplı etkileri pek çok çalışma alanında sosyal izolasyon ya da online hizmetlere uygun kabul edilse de, fiziksel olarak mevcudiyeti gerektiren ya da krizin başarılı atlatılmasında büyük oranda katkısı olan bazı sektörler bu alternatiflerden faydalanamamıştır. Böyle durumlarda çalışma ortamında güvenlik ve huzurun sağlanması tek seçenek halini almaktadır.

PSİKOSOSYAL DESTEK

Kriz, fiziksel risklerin yanı sıra ruhsal riskleri de beraberinde getirmiştir. Günlük yaşam rutinindeki değişiklikler, çeşitli grupların maruz kaldığı ayrımcılık, iş ve sosyal yaşantıda hak kayıplarının sebep olduğu ruhsal çökkünlük, geleceğe yönelik kaygı, depresyon, yasalardaki değişikliklere adaptasyon sorunları, belirsizliğin yarattığı karmaşık duygular, karantinanın sebep olduğu yalnızlık ve anlam karmaşaları, iş hayatında yetersizlik duygusu, ekonomik kayıpların sebep olduğu endişe, ortama ve kendine yabancılaşma, aidiyet sorunları, aile içi şiddet vb. risklerden bazılarıdır.

Her birey krizden aynı şekilde etkilenmez. Sosyal ve örgütsel destek olanakları, geçmiş yaşantılar ve mevcut sorunlar bireylerin etkilenme düzeyini belirler. Ancak işletmelerin tüm çalışanlarına sağladığı koruyucu-önleyici hizmetler olası etkileri kontrol altına almaya yetecektir. Bu önlemler dışında ise etkilenme düzeyine bağlı olarak, psikososyal desteğin yetersiz kaldığı daha spesifik alanlarda uzmanlaşmış hizmetlere yönelim söz konusu olabilir. Çalışma hayatında psikososyal desteğin ilk andan itibaren sağlanması sonraki süreçler için bireylerin güçlenmesini sağladığından vaka yükü açısından faydalıdır.

Psikososyal destek psikolojik ve sosyal etkilerin hareketli ilişkisi içerisinde bireylerin asgari düzeyde normal yaşantıya dönmesini, acıyı azaltmayı, olası tepkileri kontrol altına almayı amaçlayan hizmet türüdür.  Bu doğrultuda psikososyal destek başetme mekanizmalarını güçlendirmek, bireyin yaşamının kontrolünü yeniden ele almasına yönelik çalışmalar yapmak, sosyal riskleri belirlemek ve önlem almak, içinde bulunduğu süreç hakkında bilgilendirerek farkındalığını artırmak yoluyla bireylerin iyilik halinin korumasına yardımcı olur.

Covid-19 doğrultusunda çalışanlara sağlanan psikososyal destek salgın kapsamında yürütüldüğü için krize müdahale ilke ve tekniklerinden faydalanır. Krize müdahale ilkeleri doğrultusunda öncelikli kabul, krizin patolojik değil olağan bir durum olduğu ve her insanın yaşamının belli dönemlerinde böyle bir durumla karşılaşabildiğidir. Krizin bir felaket senaryosu olarak ele alınması gerekmez. Aslında değişim için bir fırsat olarak da kabul edilebilir. Sorun olarak algılanması gereken durum sıklık ve etkilerine bağlı olarak ortaya çıkar ve bu doğrultuda müdahale yelpazesi genişler (Sözer,1992)

Kriz acil müdahale gerektirir. Öncelikli sorunlardan başlanır ve ikincil sorunlara doğru bir müdahale spektrumu belirlenir. Birey içinde bulunduğu durum ve mevcut riskler konusunda bilgilendirilir. Sorunlarıyla yüzleşmesi sağlanır ve bununla baş edebilmesi için desteklenir. Çevresel destek ve kaynaklar harekete geçirilir (Everstine 1983, akt; Sözer, 1992).

Bu süreçte krizden etkilenen kişilerin pasif birer mağdur değil, hayatta kalan güçlü kişiler olduğu kabul edilmeli ve müdahale güçler üzerine konumlandırılmalıdır. Bunu yaparken bireysel, etnik, yapısal, kültürel, sosyal farklılıklar dikkate alınmalıdır.

Psikolojik İlk Yardım

Psikolojik ilkyardım acil durum analizi, gereksinim ve kaynak değerlendirme doğrultusunda yapılan müdahale bütünü olarak tanımlanır. Çalışanlara destek amacıyla planlanan psikolojik ilk yardım hizmetleri çerçevesinde; öncelikle mevcut krizin şiddetini etkileyen ekonomik ve sağlıkla ilişkili önlemlerin varlığı ve işlevselliği analiz edilmelidir. Sonrasında bireylerin yaşadıklarını anlamlandırma hususunda destek, normalleştirmenin yaygınlaştırılması, kaygı ve korkuların ele alınması, bilişsel çarpıtmaların çözümlenmesi gerekmektedir. Salgın sürecinde psikososyal ilk yardım; doğru bilgiye erişme, sosyal desteğe erişme, başetme becerilerinin geliştirilmesi amaçlarına öncelik vermelidir.

Bu süreçte korku, kaygı ve bilişsel çarpıtmalar sürecin yarattığı olumsuz iklimle ilişkilidir.

Kaygı ve korkular; virüse yakalanma korkusu, aile ya da çevresine bulaştırma korkusu, ekonomik kayıp korkusu, evden çıkma korkusu, sosyal hayata ilişkin korkular, şiddete yönelik endişeler, çocukların etkilenmesine yönelik endişeler, mesleki yeterlilikle ilgili endişeler, kontrol kaybı ve yalnızlaşma korkusu olabilir.

Psikoeğitim

Psikoeğitim; psikolojik ya da fizyolojik hastalıkların söz konusu olduğu durumlarda, bireylerin verdiği fonksiyonel olmayan duygusal ve davranışsal tepkilerine yönelik farkındalık geliştirmesine destek olmak, duruma uyumunu sağlamak, başetme becerilerini geliştirmek amacıyla hazırlanmış eğitsel müdahaleler bütünüdür (Donker ve ark, 2009).

Salgın sürecinde çalışana sağlanan psikoeğitim, hem enfekte olma durumlarına hem de krizin yarattığı olumsuz ruhsal çıktılara yönelik olabilir. Her iki durum için de yakınma ve semptomların analizi, hastalık semptomlarıyla kıyaslanması, duygusal ve davranışsal çıktılara yönelik bilgilendirme, işlevsel başetme mekanizmaları hakkında bilgilendirme, sosyal ve duygusal destek imkânları hakkında bilgilendirme, yaşam kalitesini artırmaya yönelik alternatiflerin belirlenmesi, sürece ya da tedaviye uyum çalışmaları şeklinde biçimlenecektir.

Özbakım Becerilerinin Geliştirilmesine Yönelik Eğitimler

Özellikle kriz dönemlerinde bireylerin kendi kendilerine yardım ve destek kabiliyeti olumsuz etkilerin en aza indirilmesi, homeostaz durumuna dönüş, krizin fırsata çevrilmesi açısından en önemli güç kaynağıdır. Bu sebeple bireylerin kendini desteklemesine, fiziksel ve ruhsal sağlığını korumasına yönelik bilgilendirme eğitimleri gereklidir. Özbakım bireylerin varlığını sürdürebilmek, fiziksel ve ruhsal sağlığı korumak amacıyla kişinin kendi bakımını gerçekleştirebilmesidir. Bu doğrultudan çalışanların fiziksel, entelektüel, sosyal, spritüal alanlarda bilgilendirmeye ihtiyacı olabilir. Uyku ve beslenme, spor, temizlik gibi fiziksel özbakım konularında eğitim ve aktiviteler organize edilebilir. Bunun dışında süreçten ruhsal olarak olumsuz etkilenen çalışanlar online terapi, meditasyon, çevrimiçi dersler, gönüllü hizmetlere katılım, doğada zaman geçirme gibi entelektüel ve spritüal destek alternatifleriyle bağlantılandırılabilir. Özbakım öncelikle bireylerin farkındalığa açık olmasını, yeterlilik ve yetersizliklerini keşfetmeye hevesli olmasını gerektirmektedir.

Sosyal Destek Mekanizmaları

Salgın döneminde çevremizdeki stres kaynaklarının sayısı artmıştır. Pandemiye yakalanmak, tanıklık etmek, gelir ve iş kayıpları yaşamak gibi yeni stres konuları hayatımıza girmiştir. Sosyal destek bireylerin sıkıntılı dönemleri atlatmasına yardımcı olan, bireylere maddi,  bilişsel ve duygusal desteği sağlayan kişilerden oluşan sistemi ifade eder. Aile, akraba, arkadaş, komşu, kamu kurum ve kuruluşları tarafından sağlanabilir.  Maddi destek, iş ve gelir kaybı gibi konularda bireyin ait olduğu çevrenin ekonomik katkı, yardım, yeni bir iş bulmaya aracılık, kredi vb. olanaklardan faydalanmasını sağlar. Bilişsel destek, bireylerin içinde bulunduğu problemleri çözmesine yardımcı olmaktır. Destekleyici öneriler, geribildirimler, alternatifler bu kategoride değerlendirilir. Duygusal destek ise; aidiyet, güven ve sevgi ihtiyacına yönelik koruma, empati, iletişim gibi süreçleri içerir. Duygusal desteğin en yoğun alan ailedir. Ancak işletmelerde de meslektaşlar arası dayanışma, süpervizör desteği, örgütsel değer gibi faktörler duygusal desteğe dahildir.

Örgütsel Destek Hizmetlerinin Aktivasyonu

Örgütsel destek, bireylerin hem çalışmakta olduğu kurum tarafından hem de bağlı olduğu STK, meslek odası ya da derneklerin sağladığı her türlü desteği ifade etmektedir.

Kurumsal destekte ön kabul çalışanların değerinin kabul edilmesi, mücadelenin bir parçası olduklarının hissettirilmesi ve desteklenmesidir. Salgın sürecinde kurumsal destek öncelikle sağlığın korunmasını sağlamayı içerir. Bu açıdan her önlemin titizlikle yürütülmesi kurumların en önemli sorumluluğudur. Salgın sürecinde çalışanların iş ve gelir kayıpları, meslek örgütlerinin doğrudan savunucu ve aktivist rolleri doğrultusunda ele almaları gereken konuların başında gelmektedir.

SONUÇ ve ÖNERİLER

Salgının çok boyutlu etkileri arasında çalışma hayatına yönelik mevcut riskler göz önüne alınarak yapılacak eylem planlarına ihtiyaç vardır. Eylem planları işletme ve işçilerin mevcut durumu, kısa ve uzun vadede maruz kalacakları riskler, ekonomik ve sosyal kayıplar, fiziksel ve ruhsal sağlıklarının korunması gibi bilgileri içermelidir. Eylem planlarının uygulamaya konulması, ilgili denetim mekanizmaları ile takip edilmesi ve dinamik biçimde boşlukların doldurulması gerekmektedir.

İşletmelerin öncelikli amacı fiziksel sağlığı korumak olmalı, bu doğrultuda kişisel koruyucu ekipmana erişim, güvenlik, sağlık hizmetlerine erişim, mesafe kontrol tedbirleri, su ve sanitasyona erişim, bilgilendirme gibi temel hizmetlerin gerçekleştirilmesi sağlanmalıdır. Bu hizmetler üst merciiler tarafından denetlenmeli ve düzenli şekilde takip edilmelidir.

Hükümet politikaları, birçok işçiye istihdam sağlayan büyük işletmeler ve kayıtdışı ekonominin yoğunlaştığı küçük ve orta ölçekli işletmeler için; yatırım alanlarında sağlanan esneklik, maddi destek, yaptırımların hafifletilmesi, nakit transfer, kredilere erişim, altyapı desteği gibi olanakları sağlayacak şekilde düzenlenmelidir.

Devletler, STK’lar ve işletmeler başta kırılgan kesim olmak üzere, güvencesiz bireyleri korumakla yükümlüdür. Kayıtdışı istihdam çalışanları, mevsimlik işçiler, göçmenler ve işsizler kapsamlı ve bütüncül müdahalelere konu edilmeli ve asgari düzeyde koruma altına alınmalıdır. Sosyal koruma hizmetleri nitelik ve nicelik açısından geliştirilmeli, sosyal korumaya ayrılan bütçe artırılmalıdır.

Başta otomasyona açık iş grupları olmak üzere, krizden etkilenen ve yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan sektörler ve işletmeler çağa uygun gelişimleri yakalamak üzere desteklenmelidir. Tele çalışmaya uygun olduğu belirlenen alanlarda, süreci sağlıklı tamamlamak adına altyapı ve imkânların buna uygun biçimde geliştirmesi gerekir.

Çalışanların ihtiyaç duyduğu eğitimler konularına göre gruplandırılmalı, her işletmedeki her personelin erişebileceği şekilde yaygınlaştırılmalıdır. Eğitimler fiziksel sağlığı içerdiği kadar, ruhsal sağlık, mesleki alanda değişime uyum, gönüllülük hizmetleri gibi konuları da içerecek şekilde genişletilmelidir.

Hızlı ve etkili eylem için sosyal diyalog sağlanmalıdır. İşletmelerin ve işlerin korunması amacıyla çağın gerekliliklerine uyum sağlayacak iş alternatifleri üretilmeli ve hayata geçirilmelidir. Hastalık, etnik, sınıfsal, yaş ve cinsiyet kökenli ayrımcılıklar tespit edilmeli, risk gruplarına yönelik çalışmalar yapılmalıdır.

KAYNAKÇA

COVID-19 and Workers’Organizations: Interview with Sharan Burrow. (2020, 05 04). 05 16, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/actrav/media-center/news/WCMS_743439/lang–en/index.htm adresinden alındı

BULUT, M. (2011). Sosyal Güvenlik Sistemlerinde Sosyal Yardım Yaklaşımı ve Türkiye’de Durum. Yardım ve Dayanışma Dergisi, 2(3), 57-64.

Economic Policy Institute. (2020, 03 12). Teachers pay out-of-pocket to keep their classrooms clean of COVID-19. 05 14, 2020 tarihinde https://www.epi.org/blog/teachers-pay-out-of-pocket-to-keep-their-classrooms-clean-of-covid-19-teachers-already-spend-on-average-450-a-year-on-school-supplies/ adresinden alındı

Food Agriculture Organization of the United Nation . (2020, 03 31). Mitigating impacts of COVID-19 on food trade and markets. 05 14, 2020 tarihinde http://www.fao.org/news/story/en/item/1268719/icode/ adresinden alındı

Griffiths, K., Donker, T., & Cuijpers, P. (2009). Psychoeducation for depression, anxiety and psychological distress: a meta-analysis. BMC medicine, 7(1), 79.

Halk Sağlığı Uzmanları Derneği . (2020). Toplumsal Cinsiyet Perspektifinden Covid-19 Enfeksiyonu İle İlgili Mücadelede Dikkate Alınması Gerekenlerle İlgili BİLGİ NOTU. 05 13, 2020 tarihinde https://korona.hasuder.org.tr/toplumsal-cinsiyet-perspektifinden-covid-19-enfeksiyonu-ile-ilgili-mucadelede-dikkate-alinmasi-gerekenlerle-ilgili-bilgi-notu/ adresinden alındı

HUANG, J., HAN, M., LUO, T., REN, A., & ZOU, X. (2020, 03 20). Mental health survey of medical staff in a tertiary infectious disease hospital for COVID-19. Zhonghua Lao Dong Wei Sheng Zhi Ye Bing Za Zhi., 38(3), 192-195.

IATA. (2020, 05 05). Restarting aviation following COVID-19. 05 14, 2020 tarihinde https://www.iata.org/contentassets/f1163430bba94512a583eb6d6b24aa56/covid-medical-evidence-for-strategies-200508.pdf adresinden alındı

ILO . (2020). Beyond Contagion or Starvation: Giving Domestic Workers Another Way Forward. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_protect/—protrav/—travail/documents/publication/wcms_743542.pdf adresinden alındı

ILO. (1981, 01 07). 155 No’lu İş Sağlığı ve Güvenliği ve Çalışma Ortamına İlişkin Sözleşme 5038. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/ankara/conventions-ratified-by-turkey/WCMS_377299/lang–tr/index.htm adresinden alındı

ILO. (2011). Ev İşçileri için İnsana Yakışır İş 189 Sayılı ILO Sözleşmesi. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_protect/—protrav/—travail/documents/publication/wcms_209877.pdf adresinden alındı

ILO. (2012). Social Protection Floors Recommendation, 2012 (No. 202). 05 16, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/dyn/normlex/en/f?p=NORMLEXPUB:12100:0::NO::P12100_ILO_CODE:R202 adresinden alındı

ILO. (2017-2019). World Social Protection Report. 05 16, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—dgreports/—dcomm/—publ/documents/publication/wcms_604882.pdf adresinden alındı

ILO. (2019). Women and Men in the Informa lEconomy: A Statistical Brief. ( Florence Bonnet, Joann Vanek, & Martha Chen, Dü) 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_protect/—protrav/—travail/documents/publication/wcms_711798.pdf adresinden alındı

ILO. (2020, 04 11). Sectoral Brief: COVID-19 and the health sector. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_dialogue/—sector/documents/briefingnote/wcms_741655.pdf adresinden alındı

ILO. (2020, 04 20). COVID-19 and the İmpact on Agriculture and Food Security . 05 14, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_dialogue/—sector/documents/briefingnote/wcms_742023.pdf adresinden alındı

ILO. (2020, 05 07). COVİD-19 Crisis and Informal Economy. 05 12, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/@ed_protect/@protrav/@travail/documents/briefingnote/wcms_743623.pdf adresinden alındı

ILO. (2020, 05 05). COVID-19 crisis and the informal economy: Immediate responses and policy challenges. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_protect/—protrav/—travail/documents/briefingnote/wcms_743623.pdf adresinden alındı

ILO. (2020, 05 08). Covid-19: Informal sector poverty to increase by %56. 05 12, 2020 tarihinde Vanguard News: https://www.vanguardngr.com/2020/05/covid-19-informal-sector-poverty-to-increase-by-56-ilo-2/ adresinden alındı

ILO. (2020, 05 05). Impact of lockdown measures on the informal economy. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_protect/—protrav/—travail/documents/briefingnote/wcms_743523.pdf adresinden alındı

ILO. (2020). Sectoral Brief: COVID-19 and the tourism sector. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—ed_dialogue/—sector/documents/briefingnote/wcms_741468.pdf adresinden alındı

ILO. (2020). Working from Home: Estimating the worldwide potential. 05 16, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/global/topics/non-standard-employment/publications/WCMS_743447/lang–en/index.htm adresinden alındı

ILOSTAT. (2019). Employment by sex and economic activity – ILO modelled estimates. 05 14, 2020 tarihinde https://ilostat.ilo.org/data/ adresinden alındı

ILOSTAT. (2020). Covid-19 impact on labour market statistics – ILOSTAT. 05 12, 2020 tarihinde https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/—dgreports/—dcomm/documents/briefingnote/wcms_743146.pdf adresinden alındı

NASUWT. (2020). Coronavirus (COVID-19) – Dealing With Harassment And Abuse. 05 14, 2020 tarihinde https://www.nasuwt.org.uk/advice/equalities/equalities-advice/coronavirus-covid-19-harassment-and-abuse.html adresinden alındı

PTSD: National Centre for PTSD. (2020). Managing Healtcare Workers Stress Assosiated with the Covid-19 Virus Outbreak. 05 13, 2020 tarihinde https://www.ptsd.va.gov/covid/COVID19ManagingStressHCW032020.pdf adresinden alındı

SÖZER, Y. (1992). Psikiyatride kriz kavramı ve krize müdahale. Kriz Dergisi, 1(1), 8-12.

TAYCAN, O., LEMAN, K., ÇİMEN, S., & AYDIN, N. (2006). Bir üniversite hastanesinde hemşirelerde depresyon ve tükenmişlik düzeylerinin sosyoekonomik özelliklerle ilişkisi. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 7(2), 100-108.

UN Department of Economic and Social Affairs Social Inclusion . (2018). BM Disability and Development Report . 05 15, 2020 tarihinde https://www.un.org/development/desa/dspd/2018/?cat=6 adresinden alındı

UNESCO. (2020). Covid-19 İmpact on Education . 05 14, 2020 tarihinde https://en.unesco.org/covid19/educationresponse adresinden alındı

Unted Natons: Department of Economic and Social Affairs. (2020). Everyone Included: Social İmpact of Covid- 19/ DISD. 05 12, 2020 tarihinde https://www.un.org/development/desa/dspd/everyone-included-covid-19.html adresinden alındı

PDF

Pandemi sürecinde çalışana yönelik riskler çalışana destek ve özbakımmmm

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.