Ruh Sağlığı Kavramı ve Bozuklukları

3

Hazırlanan bu yazı çeşitli ve önemli ruh sağlığı kavramları ve hastalıkları hakkında bilgi vermektedir.  Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlık bedensel, ruhsal ve sosyal olarak tam bir iyilik halidir. Ruh sağlığının tanımını yapmak hastalığın tanımını yapmaktan güçtür. Bu nedenle ruh sağlığı yerinde olan bireylerin genel Özelliklerinden bahsetmek daha yararlı bir yaklaşım olabilir.

RUH SAĞLIĞI İYİ OLAN BİREYLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

  1. Kendini ve çevreyi gerçekçi bir biçimde algılayabilen, gerçekçi olarak değerlendirebilen, kendine güvenen, kendine saygı duyan, kendini seven ve kendisi ile barışık olan,
  2. Aynı şekilde başkalarını da anlayabilen, seven ve sayan, çevresine gerçekçi bir biçimde güvenen; kişiler arası ilişkilerden doyum sağlayabilen, gerektiğinde onlara ilişkin sorumluluklar yüklenebilen,
  3. Yaşadığı toplumun kültürel, sosyal, ekonomik normlarına uyabilen; uymadığında çevreyi rahatsız etmeden bunu çözmeyi başarabilen,
  4. Yaşama hevesi ile yaratıcı olabilen, kendisi için uygun planlamalar yapan, uygun amaçlar belirleyen, olaylara esnek olarak eğilebilen,
  5. Başarısızlıklarını, düş kırıklıklarım yani kendinin sınırlı yetilerini olumlu biçimde kabul edebilen; problemlerini çözümleyebilen,
  6. Değişen durumları değerlendirebilen, yeni seçenekler bulabilen; kendisi ve çevresi için en yararlıyı seçip uygulayabilen,
  7. Yeniliklere açık olan, farklılıkları anlayışla karşılayan, esneklik ve saygı gösterebilen,
  8. Gerektiğinde çevreyi biçimlendiren, biçimlenmiş çevreye uyum sağlayabilen,
  9. Tutum ve davranış eylemleri İle kendisine ve çevresine rahatsızlık değil huzur ve neşe verebilen,
  10. Karşı cinsle anlaşma, saygı ve sevgiye dayanabilen; heteroseksüel ilişki kurup onu sürdüren, kendine ve eşine doyum sağlayabilen,
  11. Güncel olaylardan zevk alabilen, yaptığından tat alan; gerektiğinde üzülebilen, sevinebilen,
  12. Uygun yer ve zamanda gereken kişilere bilgi, duygu, düşünce, inanç ve tutumlarını aktarabilen,

Başka bir ifadeyle kavrayışta, sevgide, çalışmada, başarmada ve eğlenmede yeterli olan kişi, ruh sağlığı iyi olan birisi kabul edilebilir.

Ruh sağlığını, ideal durumdan ağır ruh hastalıklarına kadar varan geniş bir yelpaze içinde değerlendirmek gerekir.

Yukarıda sayılan özelliklerle kastedilenler ideal ruh sağlığını tanımlar. Ancak bu tür bedensel, ruhsal ve sosyo-kültüreî tam bir gelişmişlik ve sağlıklılığa ulaşmak zordur. Kimse, yukarıdaki maddelerin hepsini sağlayamadığım düşünüp kendisi hakkında ümitsizliğe kapılmamalıdır. Bununla birlikte ruhsal olarak sağlıklı sayılabilmek için yukarıda sayılan maddelerin çoğuna uyuyor olmak gerekir.

Beden sağlığı ve hastalıklarında olduğu gibi ruh sağlığı ve hastalıklarını kesin olarak ayırt eden bir sınır yoktur. Aslında ruh ve bedeni tamamen ayrı kavramlarmış gibi ayırmak yanlıştır. Örneğin; utandığımızda yüzümüz kızarır; korktuğumuzda tüylerimiz diken diken olur, uçuk çıkabilir; heyecanlandığımızda kalbimiz hızlı çarpar ve sık tuvalete gideriz.

Birçok ruh hastalığında bedensel hastalıktaki gibi ağrılar, uyuşmalar, halsizlik hatta felç, kasılma, körlük ve konuşamama gibi belirtiler görülebilir.

Bir toplumda ruh sağlığı sorunlarını yalnızca bir tıp dalı olan psikiyatrinin dar sınırlan içinde ele alamayız. Bedensel ve ruhsal bozukluğun bulunmaması, insan sağlığını tanımlamaya yetmemektedir. Bu nedenle sosyal uyum, iş verimi, yaşam kalitesi gibi kavramlar da sağlığın tanımına girmiştir. Ruh sağlığının, toplumun sosyo-kültürel, ekonomik, siyasal yönleri ve genel sağlık sorunlarıyla kesinlikle bağlantılı olduğunu önceden vurgulamak gerekir.

RUH SAĞLIĞI VE ÖNEMİ

Ruh hastalıkları, genel sağlık çerçevesi içinde tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de en başta gelen sağlık sorunlarından biridir. En başta gelen denmesinin sebepleri;

Toplumda her dört kişiden birinde ruhsal sıkıntı belirtileri, her 6-7 kişiden birinde de ruh hastalığı bulunduğu bildirilmektedir. Toplumda ruh hastalığı görülme oranları genel olarak en az %I5 olarak bildirilmektedir. Ülkemizde yapılan bîr alan araştırmasında da bu orana paralel olarak ruhsal hastalık görülme oranı % 17,1 olarak saptanmıştır.

Ruh hastalıkları;

* Bireye, aile ve topluma en çok acı veren rahatsızlıkları kapsar (şizofreni, depresyon, kaygı bozuklukları, kişilik bozuklukları, alkol ve madde bağımlılığı gibi).

• İnsan yetisini ve gücünü ağır derecede ve uzun süre azaltması nedeniyle büyük ekonomik kayıplara neden olur.

BAŞLICA RUH HASTALIKLARI

1-   Duygudurum Bozuklukları (Affektif Bozukluklar)

a-Depresyon: Moral bozukluğu, ümitsizlik, çaresizlik, değersizlik, suçluluk duyguları, uyku, iştah değişiklikleri. Ölüm veya intihar düşüncelerinin eşlik edebildiği oldukça sık görülen bir bozukluktur.

Tedavi edilmediği takdirde intihar riski yüksek olduğundan bir anlamda koruyucu ruh sağlığı açısından da tanınması ve uygun tedavisi çok önemilidir. Bu nedenle, depresyonun belirtilerinin bilinmesinde büyük yarar vardır. Bu belirtiler;

  • Bıkmışlık, usanmışlık, isteksizlik görüntüsü
  • İlgi azlığı, isteksizlik,
  • Öz bakıma dikkat etmeme,
  • Sinirlilik, tahammülsüzlük,
  • Huzursuzluk ve bunaltı,
  • Sık sık ağlama,
  • Hareket ve konuşmada yavaşlama,
  • Kendine güvenin azalması, suçluluk ve değersizlik duygulan,
  • Uyku bozukluğu ve iştah değişiklikleri,
  • Verimlilikte azalma, is ve sosyal çevreye uyumsuzluk,
  • Organik herhangi bir nedene bağlı olmayan bedensel yakınmaların ortaya çıkması,
  •  Her gün yorgunluk ve bitkinlik hali,
  • Umutsuzluktur,

b. Mani Atağı: Kişi genellikle çok neşeli veya sinirlidir. Kendisini çok güçlü hisseder; her şeyi yapabilecek gibi görür. Yaşamsal ve toplumsal riskleri algılaması yanı yargılaması bozulmuştur. Uykusuzluk, çok konuşma, çok para harcama, cinsel istek ve davranışlarda artış sık görülür. Büyüklük sanrıları (hezeyanları) duruma eşlik edebilir.

  • Kişinin kendine verdiği değer aşırı derecede abartılıdır, ses tonu aşırı güvenli bir şekildedir. Bu durumda kendini çok güçlü, güzel, özel yeteneklere sahip, Peygamber ya da Tanrı gibi hissedebilmektedir. Uyku hiç yok gibidir, hiç uyumadan günlerini geçirebilir. Her zamanki halinden çok daha fazla konuşmaktadır. Ö kadar kuzlı ve sürekli konuşmaktadır M konuşması sırasında araya girmeniz çok zordur.
  • Düşünceleri adeta birbiri ile yarışmaktadır. Konudan konuya atlar, belli bir konu üzerinde duramaz.
  • Dikkatini belli bir yerde toplayamaz ve dikkati önemsiz, konu dışı nesnelere takılır.
  • Belirli bir amaca yönelik olarak sosyal ortamlarda, İste, okulda ya da cinsel aktivitede artış vardır.
  • Önemli zararlar oluşturabilecek zevk verici etkinliklere, sonucunu düşünmeden girme eğilimi vardır.

c. Bipolar AfTektif Bozukluk ( İki uçlu duygudurum bozukluğu): Ya sadece mani atakların görüldüğü ya da mani ataklarıyla depresyon ataklarının birbirini izlediği bir ruh hastalığıdır.

2)   KAYGI (ANKSİYETE) BOZUKLUKLARI

a-Yaygın Kaygı Bozukluğu: En az altı aydır süregelen, belirgin ve somut olumsuz bir neden olmaksızın ya da olumsuz bir durum olsa bile beklenenin çok üzerinde kaygı duyma, kötü şeyler olacağından aşın kaygılanma durumlarıdır.

  • İrkilme tepkisi ve panik atak düzeyinde olmasa da kaygıya ikincil birçok bedensel belirti eşlik edebilir.

b-Panik Bozukluğu: Gerçekte bir neden olmaksızın, aniden öleceğinden ya da delireceğinden korkma, aniden tehlikeli ve ölümcül bir hastalık geçirmekte olduğunu sanma ve bunun gibi ileri derecede kaygılara eşlik eden çarpıntı, terleme, titreme, göğüs ağrısı, nefes darlığı, baş dönmesi gibi his ve belirtilerle giden panik atakların tekrarlandığı ve kişiyi ileri derecede zorlayan bir bozukluktur.

c-Sosyal Kaygı Bozukluğu: Toplum içinde hata yapmaktan aşırı korkma ve rezil olma kaygılarıyla birçok toplumsal davranıştan kaçınılan veya aşırı kaygıyla yapmak zorunda kalınan, kişinin toplum içindeki uyumunu ileri derecede bozabilen bîr ruh hastalığıdır.

d-Fobiler: Yükseklik, kapalı yer, kan, hayvan gibi belirli nesnelere ya da durumlara karşı aşırı kaygı duyma ve bunlardan kaçınma davranışları belirli bozukluklardır.

e-Saplantı-zorlantı bozukluğu (obsesif-kompulsif bozukluk): Genellikle mantıksız olduğunu bilmesine karşın, kişinin zihninden bazı düşünceleri uzaklaştıramaması ve (bu düşünceleri etkisiz duruma getirebilmek amacıyla) çeşitli tekrarlayıcı davranışlar yapma veya düşünceler oluşturma zorunda kalmasıdır. Aşırı temizlik, titizlik, simetri, sürekli sayı sayma, çizgilere basmama vb. belirtiler görülür.

f-Travma sonrası stres bozukluğu: Deprem, sel gibi doğal nedenlerle ya da savaş, işkence, tecavüz gibi insan eliyle meydana gelen ve herkes için ağır stres sayılacak durumların ardından ortaya çıkan bir bozukluktur. Şiddetli sıkıntı, tekrariayıcı hayaller ve kâbuslar görülür. Genellikle şaşkınlık, huzursuzluk ve tedirginlik bir arada görülür. Travmayı hatırlatan durumlardan şiddetli kaçınma çabaları vardır. Yaşam kalitesini çok düşüren çok zorlayıcı nitelikte rahatsızlıklardır. Tedavide ilaç ve psikoterapi teknikleri birlikte kullanılır.

3) ŞİZOFRENİ VE DİĞER PSİKOTİK BOZUKLUKLAR

a-Şizofreni: İçine kapanma, sosyal ortamlardan geri çekilme, düşünce içeriğinde fakirleşme durumlarından, çeşitli sanrıların (hezeyan da denen mantıksız ve esnek olamayan inanışlar) ve varsanılarm (halüsinasyon da denilen gerçekte olmayan sesler duyulması, görüntüler görülmesi, dokunuşlar hissedilmesi gibi yanlış duyusal algılamalar) olmasına; mantıksız, tuhaf davranışlara, tuhaf çağrışım ve konuşmalara kadar uzanan ruhsal bozukluklardır.

Psikotik bozukluklar, nevrotik bozukluklardan farklı olarak gerçeği değerlendirmenin bozulduğu durumlar için kullanılır. Örneğin sanrı ve varsanıların olduğu durumlar, psikoz kapsamına girer. Sanrıların içinde genellikle dağınık ve dünya gerçeklerine uygun olmayan yönler bulunur. Gerçeği değerlendirme, ruhsal yapının birçok alanında bozulmuştur. Topluma oldukça iyi uyum sağlama durumundan ağır akıl hastalığı durumlarına kadar uzanan geniş bir yelpazede yer alır. Başka bir deyişle sadece bir hastalıktan çok, yukarıda sayılan özelliklerin değişik şiddetteki tiplerini ve birlikteliklerini içeren farklı hastalık görünümlerinin ortak adına şizofreni adı verilir. Tedaviyle genellikle  hastanın tam   iyileşmesinden  çok,  toplum   içinde  mümkün  olabildiği  kadar  uyum sağlayabilmesi beklenir.

Sanrısal (Paranoid) Bozukluk: Sistemli mantıksız inançların (sanrıların) bulunmasının ana özellik olduğu ruh hastalığıdır. Sanrılar, şizofrenideki kadar dağınık, tuhaf olmayıp oldukça sistemlidir. Gerçeği değerlendirme yalnızca sanrılar da yani daha dar bir alanda bozulmuştur.

4)   BEDENSEL BELİRTİLİ (SOMATOFORM) BOZUKLUKLAR

a-Konversiyon: Organik bîr neden bulunmadığı hâlde kasılma, güç kaybı, hissizlik, uyuşma, ağrı, körlük, konuşamama gibi nörolojik hastalıkları taklit eden bozukluklardır. Ülkemizde çok görülür.

b-Bedenselleştirme (somatizasyon) bozukluğu: Organik nedenler olmadığı hâlde vücudun birçok yerinde ağrılar, yanmalar uyuşmalar gibi belirtiler hissetmedir. Bedensel bir hastalık olmadığı hâlde çekilen ağrılar ve uyuşmalar tamamen gerçektir. Bu nedenle ve bilinçaltında haklı çıkmak için ameliyat ve ilaç kullanma önerilerini memnuniyetle kabul eder. Organik; organlarla yani bedenle ilgili demektir. Bazen konuya tam hakim olmayan hekimini de bedensel hastalığı olduğuna ikna ederek gereksiz yere ameliyat da olabilir. Sıklıkla bir torba ilaçla doktor doktor dolaşır. Hiç bir ilaçtan uzun süre memnun olmaz. Tedavisinde ilaçtan çok psikolojik destek yaklaşımları yararlı olur.

c-Sağlık kaygısı (Hipokondriyazis): Sistemli bedensel yakınmalar vardır. Hissettiği bedensel duyumları ciddi bir hastalığı olduğu biçiminde yorumlar ancak, gerçekte altta yatan bedensel bir hastalık yoktur ya da mevcut belirtileri açıklayacak nitelikte değildir. Vücuduna daha fazla 2arar vermemek ve kontrolü elinde tutmak için tıbbi önerilere ve özellikle ilaç kullanmaya sıcak bakmaz. Gerçek olarak hissettiği bedensel yakınmalarına neden olan, ancak teşhis konulamadığını düşündüğü hastalığına çözüm bulmak İçin sıklıkla her belgenin özenle saklanmış olduğu bir dosya dolusu tetkikle doktor doktor dolaşır. Genellikle mükemmeliyetçi bir yapıları vardır. Tedavilerinde psikoterapi ve ilaç tedavileri birlikte uygulanır.

5)   UYUM BOZUKLUKLARI

Uyum bozukluğunun en temel özelliği, ortaya çıkan yeni bîr stres kaynağı   sonrasındaki 3 ay içerisinde, kişide duygusal ya da davranışsal belirtilerin ortaya  çıkmasıdır. Örneğin; Eşinden ayrılan bir polis memurunda gerginlik, yoğun   bunaltı, uykusuzluk, halsizlik, ağlama gibi şikâyetlerin olması, gözlenebilecek duygusal ve davranışsal belirtilerdir (Köroğlu & Güleç, 2ÖÖ7). Uyum Bozukluğunun Belirtileri; Kaygı, Üzüntü,

  • Gerginlik, 
  • Agresiflik,
  • Umutsuzluk,
  • Ağlama nöbetleri,
  • Uyku problemleri.
  • Halsizlik hissetme.
  • İşe geç gelme ya da gelmeme,
  • Sosyal izolasyon, geri çekilme,
  • Somatik (bas, karın vb.) ağrılar,
  • İştahta değişmeler (iştah kaybı ya da çok fazla yeme),
  • Alkol ya da diğer madde ve İlaç kullanımlarında artış vb

Rahatsızlığı tetikleyen stres faktörleri kişiden kişiye değişebilmekle birlikte, genellikle aşağıdaki stres kaynaklan bu rahatsızlığı tetiklemektedir;

  • Bir suçun mağduru olma,
  • İşyeri veya bîrim değişikliği,
  • Bir ilişkinin ya da evliliğin sona ermesi,
  • Yangın, sel, deprem gibi bir doğal afet geçirme,
  • Kişinin kendisinde ya da yakınında ciddi bîr hastalığın ortaya çıkması,
  • Yaşamında büyük bir değişiklik meydana gelmesi (evlenme, çocuk sahibi olma gibi).

Hepimiz yukarıda sayılan stres faktörlerine benzer bir olayla karşılaştığımızda duygusal ve davranışsal tepkiler veririz. Bu durumun artık hastalık seviyesine geldiğinin ve tedaviye ihtiyaç duyulduğunun belirlenebilmesi için aşağıdaki kriterleri karşılaması önemlidir:

  1. Stres etkeniyle karsı karsıya kalma sonucu ortaya çıkması, beklenene göre çok daha aşırı ve belirgin bir sıkıntı yaratması,
  2. Toplumsal ya da mesleki işlevsellikte belirgin bozulmalara neden olması.

Ayrıca uyum bozukluğu tanısı için kişide daha önceden saptanmış depresyon, anksiyete bozukluğu veya yas tanıları olmamalıdır. Yani daha önce ruhsal sorunu olmamış bireylerin uyum bozukluğu tepkileri göstermesi durumunda bu hastalıktan bahsedilebilir.

Uyum bozukluğu belirtileri stres etkeni sonlandıktan sonra en fazla 6 aylık bir sürede kaybolur.

6)   KİŞİLİK BOZUKLUKLARI

Paranoid, şizoîd, şizotipal, sınırda (Dörderime), antisosyal, histriyomk, narsisistik, kaçınan (çekingen), bağımlı, obsesif-kompulsif, pasif agresif kîşilîk bozukluğu tipleri vardır.Çocukiuktan İtibaren süregelen, esnek davranmayı engelleyen ve toplumla ileri derecede uyum sorunları yaratan kökleşmiş rahatsızlıklardır.

Kişilik bozukluğu olanlar, kişilik sorunu için genellikle tedaviye başvurmazlar. Başvurular genellikle kişilik bozukluğu zemini üzerine eklenen ikincil ruh hastalıkları (depresyon, kaygı, madde kullanımı gibi) nedeniyle veya özellikle antisosyaîlerde görüldüğü gibi suç İşleme sonrasında adlî kurumların zorlamasıyla olur.

Tedavileri kişilik bozukluğu tiplerine göre değişkenlik gösterir. Başta antisosyal kişilik bozukluğu olmak üzere ciddi zorluklar içerir.

7)   DÜRTÜ KONTROL BOZUKLUKLARI

Öfke Kontrol Bozukluğu: Engellenme, İncinme ya da gözdağı karşısında gösterilen saldırganlık tepkisinin kontrol edilememesi ve bu nedenle kişinin toplumsal uyumunun belirgin derecede bozulmasıdır.

Patolojik   Kumar   Oynama:   Tüm   zararlarına   karşın   kumar   oynama   dürtüsünün   kontrol edilememesidir.

Kleptomani (Çalma Hastalığı): Hiçbir nesnel gereksinme söz konusu olmadığı hâlde kişinin çalma zorunluluğu duymasıdır.

Zorlantılı Cinsellik: Göreceli olarak yeni kavramlaşmaya başlamıştır. Kişinin zamanının önemli bölümünü cinsel düşüncelere, davranışlara ayırması, zarar görme riskinin büyüklüğüne karşın, tehlikeli cinsel eylemlerde bulunmasıdır.

[checklist]

  • Ruh sağlığı ve sosyal iyilik hâli de beden sağlığı kadar önemlidir.
  • Ruh sağlığım korumak psikiyatriden başka birçok alanı ilgilendiren çok geniş bir kavramdır. • Ruh hastalıkları tıbbın diğer hastalıklarından farklı değildir.
  • Ruh hastalıkları beden hastalıklarına benzer biçimde birbirinden çok farklı ve çeşitli rahatsızlık gruplarını içerir.
  • Ruh hastalığının olması, kişiliğin zayıf olduğu anlamına gelmez.
  • Ruhumuzdaki zayıf alanların tedavisi en azından bedenimizdeki zayıf alanların tedavisi kadar başarılıdır.
  • Ruh hastalıklarında da tıbbi destek alınması son derece doğaldır.
  • Ruhsal yönden rahatsızlık hissettiğinizde veya çevreniz tarafından uyarıldığınızda ya da ruh sağlığınızı koruma hatta geliştirme amacıyla sağlık ocaklarından psikiyatri merkezleri ve hastanelere kadar uzanan birimlere başvurabilirsiniz.

[/checklist]

 

3 Yorumlar
  1. filiz diyor

    Sosyal hizmetler okumayı düşünüyorum, bölüm hakkında bilgilendirir misiniz?

  2. Ahmet kara diyor

    teşekkürler .Avrupada ruh sağlığının önemli bir bileşeni de sosyal hizmet uzmanlarıdır..

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.