Sivil Toplum Kuruluşları Devlet ve Sosyal Hizmetler

0

Sivil Toplum Örgütleri devlet dışı örgütlenmeler olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda sivil toplum kuruluşları farklı kişi ve gruplarının bir araya gelip ortak bir amaç için bağımsız, gönüllü çalışmalar yapan kuruluşlar olarak da tanımlanabilir.

Sivil Toplum Örgütleri Devlet dışı örgütlenmeler olarak adlandırıldığı için ve o yapıda kurulduğu için devleti etkileme, denetleme rolüne sahiptirler. Yurttaşların bilinçlendirilmesinde, demokrasiye katılımında aynı zamanda haklarını öğrenmelerinde etkilidirler. En önemli amacı da toplumsal yardımlaşma ve dayanışmayı da örgütlemesidir.

Küreselleşmeyle birlikte devletin küçülmesi, ulusal devlet anlayışının yok olmaya başlamasıyla devlet üzerine düşen görevi yerine getirememektedir. Bu devrede oluşan boşluğu STK’ lar doldurmaya başlamıştır. Bu bağlamda STK’ lar eğitim, sağlık, sosyal yardım gibi konularda hizmet üretmeye, sosyal sorunlara çözüm getirmeye başlamışlardır. Risk altındaki gruplara ( örn; kadın, suçlu, özürlü, çocuk vs. ) yönelik, devletin yapması gereken vatandaşların hakkı olan hizmeti vermeye başladı. Bu hizmetlerin hepsi aslında devletin “sosyal devlet” anlayışı içerisinde vatandaşlarına sosyal hizmetlerini sunmasıdır. Görüldüğü üzere STK’ lar Sosyal Hizmetlerin yerini almaktadır.

Zamanla STK’ ların yaptıkları yardımların, hizmetlerin kalıcı olmadığı Makro düzeyde çözümler sunmadığı, sürekliliği ve kalıcılığı olmadığı ortaya çıkmaktadır.

Asıl görevi aktif yurttaşlık bilinci sağlamak, vatandaşları hakları konusunda bilinçlendirmek ve bu yönde hizmet vermesi gereken STK’ lar bu amaçlarından sapıp insanları kendilerine bağımlı hale getirmişlerdir. Daha önceleri devleti denetleyen etkileyen eleştiren bu kuruluşlar Küreselleşme ve serbest piyasa ekonomisinin etkisiyle kendi içlerine dönüp çıkarları doğrultusunda hareket ederek eleştirdikleri sistemin kurbanı olmuşlardır.

Sonuç olarak; STK’ lar Çağdaş Demokratik anlayış içerisinde vatandaşlara hak ve görevlerini bilinçlendirmede rol oynayarak, yardım ettikleri ve hizmet götürdükleri grupları da içine alarak “Gönüllü Katılım” çerçevesinde çalışmalarını sürdürürlerse daha sağlıklı yapılanma içine girerler. Böylelikle insana daha başarılı hizmet ve yardımı götürürler. Aynı zamanda STK’ lar bireyi kendine bağımlı hale getirmemelidir. İşte bu noktada Sosyal Hizmetler’in önemi ortaya çıkmaktadır; çünkü sosyal hizmetler insan odaklı, insanın kendi ayakları üstünde durmasını ,özgür düşünmesini, kimseye muhtaç olmadan hayatını idame ettirmesi gerekliliğini vurgulayan ve çalışmalarını o yönde uygulayan bir meslektir. İnsanların bu tarz hizmetleri almak sosyal hakları içindedir ve bu haklar, hizmetler yardımlar insanlara sunulurken hak olarak sunulmalıdır, lütuf şeklinde değil. Bu yardımın hizmetin onun sosyal hakkı olduğu onlara belirtilmelidir. Bu anlayış yok olursa devlet “Sosyal Devlet” anlayışından uzaklaşıp “Sadaka Devlet”i haline gelir. Böyle olmaması için devlet vatandaşlarına bu hakları ve hizmetleri STK’ ların sosyal hizmetlerin yerini almasına izin vermeden kendisi sosyal sorunlara makro düzeyde çözüm getirerek sosyal politikalar üreterek ve bunları geliştirerek bu sorunu ortadan kaldırması gerekir. İnsana hizmet etmek ve insanın yüksek yararı için devlet ve STK’ lar işbirliği içinde hareket etmelidir. İkisi de birbirinin yerini almamalıdır.

Özge YİĞİT
ADNAN MENDERES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL HİZMETLER 3.SINIF ÖĞRENCİSİ

Doğrudan cihazınızda gerçek zamanlı güncellemeleri alın, şimdi abone olun.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Anti-Spam Quiz: