Öğrenci Deneyimleri: Amerika’da Yüksek Lisans ve Doktora Yapmak

0

Amerika Birleşik Devletleri’nde sosyal hizmetler alanında lisansüstü eğitime katılmak! İlk duyduğumda beni ne kadar çok heyecanlandırmıştı ve bugün aynı heyecanı bu yazıya başlarken tekrar hissettim diyebilirim. Kulağıma nasıl olur acaba diye gelmişti ve sonrasında da ardı arkası gelmeyen sorular. Bugün geriye dönüp baktığımda geçirmiş olduğum yedi yıl içinde iyi ki bu yola çıkmışım diyorum kendi adıma.

Peki bu süreç nasıl başladı ve nasıl devam etti derseniz öncelikle kendimi kısacık tanıtarak başlamak istiyorum. Lisans eğitimimi sevgili Turgay Çavuşoğlu hocamın tabiri ile “küçük ama gururlu bir üniversite olan Adnan Menderes Üniversitesinde” tamamladım.

Üniversiteye başladığım ilk yıllardan itibaren İngilizcenin hayatımda ne kadar önemli olduğunun farkındaydım. Özellikle akademik bir gelecek düşündüğüm için bu sorunun bir an önce çözülmesi için küçük çaplı kurslara katıldım. Üniversitemin 3. yılında YLSY (Yurt Dışına Lisansüstü Öğrenim Amacıyla Gönderilecek Öğrencileri Seçme ve Yerleştirme) adında bir program olduğunu öğrendim. YLSY programı 1929 yılından beri yürürlükte olan 1416 Sayılı Kanun kapsamında Avrupa, Amerika ve diğer ülkelere lisansüstü eğitime öğrenci göndermektedir. Kanun gereği giden öğrencilerin eğitimlerini tamamladıktan sonra atanmış oldukları kurumlarda yurt dışında kaldıkları sürenin iki katı kadar görev yapmaları gerekmektedir. 2010 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra ALES puanım ve okul ortalamam ile başvurumu yaptım. Milli Eğitim Bakanlığının 2010 yılında açmış olduğu kadrolara göre Erzurum Teknik Üniversitesine verilen kadrom ile programa katılmaya hak kazandım. İşçi sınıfı bir aileden gelmiş ve üniversiteyi burslarla okumuş bir öğrenci olarak devlet bursu ile yurtdışına eğitim amaçlı gelmenin benim için ayrı bir önemi vardır. YLSY programı ile ilgili daha detaylı bilgi isteyen arkadaşların Milli Eğitim Bakanlığının sitesinden ayrıntılarına bakmalarını tavsiye ederim. 2011 yılında Amerika Birleşik Devletleri’ne dil kursu için geldim. Gelmeden önce birçok kişi gibi benim de kendime göre tereddütlerim ve sorularım vardı. Ancak zaman içinde sorularınıza cevap bulabiliyorsunuz.Olumlu ve olumsuz tecrübelerim oldu bu süreçte. Her karşılaştığım zorluğun bir tecrübe olacağı gözüyle bakarak pozitif bir şekilde yoluma devam etmeye çalıştım.
2013 yılında Temple Üniversitesinin Sosyal Çalışma (Social Work) Bölümünden yüksek lisans eğitimim için kabul alarak eğitimime başladım. Amerika’da kaldığım dönemler içindeki en sancılı zamanım kabul evraklarımın hazırlanması ve okullara başvuru yaptığım dönemler arasında geçti. Amerika’da yüksek lisans ya da doktora başvuruları için geçmeniz gereken bazı aşamalar var. Bunların en başında TOEFL ya da IELTS sınavlarından İngilizcenizin yeterli olduğunu kanıtlayan puanları almanız gerekiyor. Bunun dışında bir diğer sınav, GRE sınavına girip başvuru yaptığınız üniversitenin istediği puanı almanız gerekiyor. GRE sınavı Türkiye’de ALES sınavının bir benzeri.
Matematik ve sözel kısmına ek olarak bir konu hakkında tartıştığınız iki tane kompozisyon yazmanız gerekiyor.

Sınavlarınızın dışında okullara lisans ortalamanızı (GPA adı verilen transkriptiniz) okullara göndermeniz gerekiyor. Bunların dışında “Statement of Purpose” dedikleri niyet mektubu yazmanız gerekiyor. Niyet mektubunuz iş deneyimlerinizi, akademik olarak yapmak istediklerinizi ve kendinize ait projelerinizi içermektedir. Bu belgelerin dışında her okul sizden üç tane referans mektubu istiyor. Size referans olacak kişilerin mail adreslerini okullara veriyorsunuz ve okullar elektronik olarak mail aracılığı ile kendileri ulaşıyorlar. Tüm bu belgelerin dışında ABD’deki en önemli ve sıkıntılı kısım üniversitelerin paralı olması ve sizin bunu nasıl karşılayacağınızı kanıtlamanız gerekmektedir. Ben bunun için Milli Eğitim Bakanlığının hazırlamış olduğu garantörlük belgesini kullandım. Bu şekilde bursu olmayan arkadaşlar okulların asistanlık kısımlarına başvuru yapabilirler. Bu şekilde de okul parasının ve yaşam giderleri için gerekli miktarın büyük bir kısmını karşılayabilirler. Bu anlattığım süreçleri tek başına yaşamış birisi olarak özellikle paylaşmak istedim ki gelecekte başvuru yapmak isteyen arkadaşlara rehberlik etmesi adına. Sosyal hizmetler alanındaki yüksek lisans programım iki yıl sürdü. Genel olarak yüksek lisansta tez yazımı yok, onun yerine yoğun alan eğitimi vardır. Yüksek lisans programım klinik odaklıydı

İlk derste DSM-5 kitabı ile karşılaştığım zaman içindeki hastalıklardan ve nasıl teşhis konulduğu konusunda hiçbir fikrim yoktu.

Yüksek lisans eğitimim boyunca lisede sosyal servis kısmında terapist olarak staj yaptım. İlk dönem staj yaptığım yerde zorlandığımı söyleyebilirim. Dil problemi, kültür farklılıkları, eğitim sisteminin farklı olmasından kaynaklı yaşadığım zorlukları aşmaya çalıştım. Çalışmış olduğum lisede ilk dönemin sonunda grup terapilerine başladım. Duygusal olarak zorluk yaşayan öğrenciler için oluşturduğumuz grubun liderliğini yaptım ve her grup seansı sonrası klinik raporlar yazmaya başladım. Raporları yazmadan önce bir süre okulda benim danışmanlığımı yapan sosyal hizmet uzmanını gözlemledim ve bir çok konuda desteğini aldım. İki yıllık staj deneyimimde bir çok farklı vaka ile karşılaştım. Karşılaşmış olduğumuz birçok vakayı derste tartışarak onlara uygun müdahale planları hazırladım. Bunun dışında almış olduğum dersler makro- mezzo ve mikro odaklıydı.

Aynı zamanda bu ders içeriklerinde farklı terapi stratejileri ve bireylerle çalışırken çalışma grubuna göre kullanılabilecek müdahale programlarını içeren eğitimler aldım. Bunların dışında politika ve istatistik üzerine dersleri aldım. Yüksek lisans eğitiminden öğrendiğim en temel şeylerden bir tanesi en ufak ayrıntıyı bile yazıya dökmekti. Derslerin yoğunluğu ve her ders için hazırlanan bir çok ödev vardı. Ödevler ve staj deneyimlerim sayesinde öğrendiğim bilgilerin dışında da içinde yaşadığım toplumu tanıma fırsatım oldu. Yaşadığım ülkenin tarihini, politikasını ve kültürünü bilmek müracatçı ile nasıl çalısmam gerektiği konusunda çok büyük önem teşkil etmekteydi. Bu anlamda yeniliklere açık olmak, farklılıkları bir zenginlik olarak kabul etmek hem kendimi öğrencilerime kabul ettirmem hem de farklılıkları yargılamadan, olduğu gibi kabul etmek adına benim için önemliydi. Yüksek lisans eğitimimden sonra doktora eğitimime de ABD’de devam etmeye karar verdim. Yukarıda bahsetmiş olduğum yüksek lisans başvuru süreçlerinin aynısını doktora başvurusu için de takip ettim. Bu sefer tecrübeli olduğum için bu süreç daha az sancılı geçti ve Alabama Üniversitesinden kabul aldım. Genel olarak doktora eğitimi ABD’de ortalama beş yıl sürmektedir.

İlk 2-3 yıl ders sürecini kapsamaktadır. Ders sürecinde ilk yıl aldığınız dersler herkes için aynı olurken ikinci sene tez konunuza göre farklı departmanlardan ders almanız gerekiyor. Almış olduğum derslerim daha çok tartışma odaklı ve sunum odaklıydı. Doktora çalışma konumu daha doktoraya başlamadan önce belirlemiştim. Orta Doğu’dan Amerika’ya göç etmiş eşleri veya partnerleri tarafından şiddet görmüş kadınlar ile çalışmamı tamamlayacağım.

Ders süreci bittikten sonra doktora yeterlilik sınavına giriyorsunuz. Doktora yeterlilik sınavı her üniversiteye göre değişmektedir. Ben uygulama, politika ve araştırma alanında üç ayrı sınava girdim. Yeterlilik sınavınızı geçtikten sonra danışmanınız ile birlikte araştırma önerinizi hazırlıyorsunuz. Araştırma önerinizi yazdıktan sonra konunuzu komite üyelerinize ve etik kurula sunup onaylanmasını bekliyorsunuz.

Onayınızı aldıktan sonra çalışmanıza başlayabilirsiniz. Doktorada önemli olan şeylerin başında yapmış olduğunuz yayınlarınız ve katılmış olduğunuz konferanslardır. İşbirliği ve departmandaki diğer hocalar ile çalışmanız daha kolay yayın çıkarmanızı sağlayabilir. Ortalama olarak bir makale çıkarmanız bir yılınızı bulabilir. Bu nedenle ortak çalışma size bir çok konuda avantaj sağlayabilir.

Doktora eğitimim içinde burada kaldığım sürece öğrenebileceğim ve ilgimi çeken bir çok şeyi öğrenmeye çalışıyorum. Üç yıldır üniversitenin aile kliniğinden danışmanım ile birlikte aile terapisi seanslarını gözlemliyorum. Terapiyi camlı bir odada dokuz kişilik bir ekip gözlemlemektedir. Dokuz kişilik ekip psikoloji ve sosyal hizmet alanlarında master-doktora yapan öğrencileri kapsamaktadır. Terapiye katılan ailenin bu ekipten en baştan beri haberi vardır. Terapi bittikten sonra seans boyunca terapistin neleri uyguladığını, hangi yöntemi yararlı bulduğumuzu ve bir sonraki seansta neler uygulanabileceği üzerine tartışıyoruz. Böyle bir ekibe dahil olmam alan deneyimlerimi sıcak tutmam ve ileride alanda öğrendiklerimi akademide kullanmak adına yararlı olacağı inancındayım.

Tabii ki tüm bunları yazarken şunu belirtmek isterim ki daha öğrenilecek o kadar çok şey var ki, ben kendimce alabildiklerimi almaya çalışıyorum.

Yedi yıllık ABD sürecinde okul dışında yeni yerler görme, yeni kültürler tanıma, farklı yemek lezzetleri tadma ve farklı milletlerden dostlar edinme şansım oldu. Aynı zamanda nasıl ki yeni kültürler öğrenme şansım olduysa Türkiye’yi tanıtma şansım da oldu. Doktoramı yapmış olduğum üniversitenin öğrenci topluluklarından bir tanesi de Türk Öğrenci Birliği’ydi. İki yıl boyunca başkanlığını yürüttüğüm öğrenci birliğinde milli ve dini bayramlarımızı buradaki arkadaşlarımız ile kutladık. Ailenizden, sevdiklerinizden ve ülkenizden kilometrelerce uzak yerlerde bayrağınızı tanıtmanın verdiği gururu yaşamak, yaşamış olduğunuz zorlukları bazen görmezden gelmenize neden olabiliyor.

“Hayatı denge içinde yaşamak gerektiğini savunan birisi olarak, hayatı  kaçırmadan içine biraz cesaret, biraz emek ve biraz sevgi katarak zorlukların üstünden  gelebilirsiniz. Bu şekilde yaptığınız iş daha keyifli ve anlamlı hale gelebilir. Ben kendimce elime geçen tüm fırsatları değerlendirmeye çalışıyorum. Daha yolun çok başındayım. Öğrenilecek ve paylaşılacak bir çok bilgi var ve her şey paylaştıkça çok daha güzel olacaktır. Böyle bir yola çıkmak isteyen, aklında soru işareti olan herkese elimden geldiğince de destek olmaya hazırım.”

Burcu ÖZTÜRK Kimdir?

Burcu Öztürk, Lisans eğitimini Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Hizmet bölümünde tamamlamıştır. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile Amerika’ da yüksek lisans ve doktora eğitimini tamamlamaya hak kazanmıştır. Yüksek lisansını Temple Üniversitesinde klinik odaklı tamamlamış ve yüksek lisansı boyunca lisede okul sosyal hizmeti alanında staj yapmıştır. Şu an Alabama Üniversitesinde sosyal hizmetler bölümünde doktorasına devam etmektedir. Çalışma alanı, aile içinde kadına karşı şiddet, göçmenlik, travma ve aile terapisi odaklıdır. bozturk@crimson.ua.edu

Bu yazı sosyalhizmetmagazin.com adresinden yazının yaygınlaştırılması ve ilgililere daha kolay ulaşması amacıyla sosyalhizmetmagazin.com adresinden alınmıştır, dergiye ulaşmak için ilgili web sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.