2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü

0

    2 Nisan, bütün dünyada otizm konusunda farkındalık oluşturmak ve sorunlara çözüm bulmak amacıyla, 2008 yılında Birleşmiş Milletler tarafından “Dünya Otizm Farkındalık Günü” olarak ilân edildi. 

    Her yıl, “Otizm Farkındalık Ayı” olan Nisan ayı boyunca dünya genelinde otizmle ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve bilinirliğin arttırılarak, erken teşhis ve tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor. Otizm, doğuştan gelişen, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörolojik tabanlı bir bozukluk olarak genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkarken, bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkiliyor. Bütün dünyada tanılama bilimselliği kabul edilmiş gelişim değerlendirme ve ölçme kriteri DSM- IV ölçütlerine göre her 150 çocuktan birinin otizmden etkilenmiş olduğu görülüyor.

Otizmin belirtileri 

Otistik çocuklar genelde öğrenme zorluğu çekerler. Otistik çocukların büyük bir kısmında farklı seviyelerde zekâ geriliği görülse de, zekâ seviyeleri normal otistik çocuklar da vardır. Ancak genel zekâ seviyeleri ne olursa olsun, Otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta ortak bir zorluk çekerler. Otizm erkek çocuklarda kız çocuklarından 4 kat daha fazla görünmektedir. Her çocuktaki otistik belirtiler ve bunların seviyesi farklılık gösterebilir, bu sebeple otizmin seviyelerini kategorize etmek güçtür. Ayrıca, Asperger Sendromu ve Rett Sendromu olarak bilinen otizm formları da bulunmaktadır. 


Otistiklerde, etkilenme dereceleri değişse de, şu ortak belirtiler görülür. Sosyal ilişkilerde güçlük, konuşma güçlüğü, sessiz iletişimde zorlanma, oyun oynama ve hayal gücünü kullanmada zorlanma, değişikliklere karşı tepki ve direnç gösterme. Otistik bir çocuk; başkalarına karşı ilgisizdir. Göz temasından kaçınır. Başkaları ile kendiliğinden iletişim kurmaz. İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir. Diğer çocuklarla oynamaz. Sürekli bir konu üzerinde konuşur. Sebepsiz şekilde ağlar, güler ve sebepsiz davranışlarda bulunur. Anlamsız sözleri üst üste tekrarlar. Nesneleri tutup sürekli döndürmekten hoşlanır. Değişikliklerden hoşlanmaz. Bazıları üreticilik gerektirmeyen bazı işleri oldukça hızlı ve iyi yapar (
otizm.org). 

2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü 

Türkiye’deki otizmli bireylerin ekonomik, sosyal ve kültürel hayata tam katılımlarının sağlanması amacıyla bu alanda çalışan 16 sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu bir sivil toplum hareketi olan OTİZM PLATFORMU, 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü dolayısıyla, bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sayıları her geçen gün artan otizm teşhisli çocuklara dikkat çekiyor. Ülkemizde yaklaşık 450.000 otizmli birey olduğu tahmin edilmektedir. 0–14 yaş grubunda 125.000 civarında otizmli çocuk vardır. Bunlardan sadece 1000 tanesi özel alt sınıflarda, 1000 tanesi kaynaştırma eğitiminde yer almakta, diğerleri ise evlerinde beklemektedirler. Bu veriler ışığında mevcut müfredat programları yenilenmeli, eksik olan bilimsel dayanaklı 0–3 yaş ve 15 yaş üstü müfredat programları geliştirilmelidir. 

Otistik çocuklar da eğitim imkânlarından yararlanmalı 

Rehberlik Araştırma Merkezleri’nde otizmli çocuklarımızın eğitsel değerlendirmesini yapan kadroların, çağın ihtiyaçlarına uygun erken tanılama ölçeklerini kullanması için eğitimlerle desteklenmesi gerekmektedir. Otizmin bugün için kabul edilen en önemli tedavi aracı, erken yaşta verilmeye başlanan yoğunlaştırılmış ve bireyselleştirilmiş özel eğitimdir. Bilimsel olarak erken yaştaki çocuk için ispatlanmış yoğun eğitim süresi haftada bireysel ve grup eğitimi olarak 40 saattir. Erken teşhisle birlikte yoğun özel eğitimden yararlanan çocukların ilerlemeler göstererek, yarısına yakınının otizme özgü sorunlarının çoğundan uzaklaşarak, eğitim hayatlarının geri kalanını genel eğitim düzeni içinde sürdürebilmeleri, toplum içinde yer almaları mümkün olabilmektedir. 

Otistik çocukların eğitimi ile ilgili en önemli konu ise onların normal okullarda eğitim görme haklarının sağlanmaması. Otistik çocuk deyince hemen Bağımsız OÇEM’e (Bağımsız Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi)’ yönlendiriyorlar. Okul yöneticileri, öğretmenler ve hatta Rehber öğretmenler bu konuda çok bilgisizler. Kaynaştırma amacıyla normal okula gidebilecek durumdaki pek çok otistik çocuk çevrenin anlamsız tepkileri, öğretmenlerin bilgisizlikleri sebebiyle evde oturuyor veya Bağımlı OÇEM’e gitmek zorunda kalıyor. OÇEM mezunları diplomalarıyla orta öğretime alınmıyor. Bağımsız OÇEM’lerin (Bağımsız Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi) sayı olarak arttırılması yerine, bütün normal okullarda özel sınıfların (Bağımlı OÇEM) açılması için bir yaptırım uygulanmalı, bütün millî eğitim personeli hizmet içi eğitimlerden geçirilmelidir, kaynaştırmaya giden mevcut otistik bireylerin yaşanmış başarı öyküleriyle konunun başarılabilirliği gösterilmelidir. Eğitim yaşını geçen otistik çocukların bir takım beceriler ya da meslekler edinmeleri, sosyal, sportif faaliyetlerde bulunmaları için spor kompleksleri, meslekî eğitim programları, özel yetenek geliştirme programları açılmalıdır. 

Otizm konusunda ailelerin, eğitimlerin, kamu kuruluşlarının ve STK’ların işbirliği yapması, erken teşhis konusunda bilinçlenmenin sağlanması gerekmektedir. Mutlu bir hafta geçirmeniz dileğiyle… 

Mustafa OĞUZ 

STA Gönüllülerle İletişim Sorumlusu

mustafaoguz1@gmail.com

 

www.siviltoplumakademisi.org.tr

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.