Görme Engelli Ekrem Diril Bey Ders Konuğumuzdu

0

Özürlüler ve Sosyal Hizmet dersinde konuğumuz olan Çine Teknik ve Endüstri Meslek Lisesinde Tarih Öğretmenliği yapan Ekrem Diril Bey ilk olarak bu üniversitede eğitim gördüğümüz için şanslı olduğumuzu sosyal hizmet bölümünde okuduğumuz için daha da şanslı olduğumuzu belirtti. Ekrem Bey öncelikle toplumda görme engelli bireylere verilen isimler üzerinde durdu. Toplum tarafından ama, kör veya görme engelli gibi söylemlerin önemli olmadığını önemli olanın iletişim olduğunu söyledi. Ekrem Bey: ‘’Engelli birey üzülür diye iletişim kurmaktan çekinilmemesi gerekir.’’ dedi.

Engelli birey ilk doğduğunda ailesinin paniğe kapılmasının gereksiz olduğunu söyleyen Ekrem Bey her çocuğun böyle olabileceğini, bunu normal karşılayarak, kabul ederek artık onun eğitimi için  neler yapılabileceği üzerinde durulması gerektiğini söyledi. Bundan ötesi yok, dünyanın sonu gibi düşüncelerin son derece yanlış olduğunu, engelli bireyin diğer bireylere nazaran biraz daha özel ilgiye ihtiyacı olduğunu belirtti. Bu bireyleri kafese koymak, evden çıkartmamak son derece yanlış olduğunu bu tutumun toplumda değişmesi gerektiğini, bunun içinde topluma çok iş düştüğünü söyleyen Ekrem Bey engelli bireylerin yaşamın tam ortasında olduğunu da ekledi. Örneğin Avrupa’da engelli bireylerin her alanda olduğunu bunu engelli sayısıyla değil engellilerin yaşama katılımının sağlanmasıyla alakalı olduğunu belirtti.

Türkiye’deki engelli sayısının net olmadığını, nüfusun %10 engelli denmesi sallama bir rakam gibi geldiğini, engelli sayısının engellilere yapılacaklar açısından önemli olduğunu söyledi.

Engelli bireylere ilişkin sorunları 3 kategoride incelenebileceğini belirten Ekrem Bey bunları;

-Eğitim

-İstihdam

-Diğer Sorunlar olarak ayırdı.

Engelli bireyin normal bireye göre eğitilmesinin daha zor ve daha fazla gerekli olduğunu, normal bireylerin simit satarak bile hayatlarını devam ettirebilecekken engelli birey için hayatın daha zor ve imkânsız olduğunu belirtti. Türki’ye de ilk defa 1880 yılından itibaren görme engellilerin eğitimine başlandığını,1950li yıllarda kabartma yazıyla tanışıldığını söyleyen Ekrem Bey geç de olsa kabartma yazıyla tanışılmasının önemli bir adım olarak değerlendirdi.

Ekrem Bey kabartma yazının tamamen tersten olduğunu ve Altı nokta temeli üzerine yazıldığını ve bu alfabede 6 noktanın kombinasyonuyla tüm alfabe ve noktalama işaretlerinin formüle edildiğini ayrıca kabartma yazıya özgü genel kısaltmalarında kullanıldığını belirtti. Kabartma yazının biraz hantal olduğunu yazılmasının zor ve zaman aldığını söyleyen Ekrem Bey normal yazının 1\4 kadar yavaş olduğunu, normal bir cilt kitabın kabartma yazısı ile 7-8 cilt olabildiğini söyledi. Körler okulunda bu alfabenin çok işine yaradığını fakat lisede derslerin ayrıntılanması ve fazlalaşmasıyla ses kayıt sistemini kullanan Ekrem Bey bu sistemin işini çok kolaylaştırdığını söyledi.

Eğitimde bir diğer sorunun kaynaştırma eğitime geçilememe sorunu olduğunu söyleyen Ekrem Bey ilk 3 yılın özel okulda okunulabileceğini daha sonra engelli bireyin normal okula geçebileceğini belirtti. Kaynaştırma eğitim sırasında da engelli bireyin Sosyal Hizmet Uzmanları tarafından takip edilebileceğini, gerekli sosyal ve psikolojik desteğin sağlanabileceğini belirtti. Engelli bireyin lisede diğer bireylerle eğitime başlarken sosyal uyumda sorunlar yaşadığını hatta sosyal uyum sağlaması için geç kalındığını söyleyen Ekrem bey bir an önce kaynaştırmalı eğitime geçilmesi gerektiğini belirtti. Eskiden görme engelli bireyler için okulların az olduğunu ve engelli bireye sıranın geç geldiğini söyleyen Ekrem Bey şu an bu okulların birçok yerde olduğunu fakat eskiye nazaran kalitenin düştüğünü bununda atanan öğretmenlerde özel eğitimin aranmaması olduğunu söyledi.

Normal bireyler gibi birçok oyunu kendilerine göre basit çözümlerle oynayabildiklerini söyleyen Ekrem Bey örneğin içinde zil olan bir top ile futbol oynayabildiklerini normal bireyler gibi yüzme sporuyla ilgilendiklerini belirtti. Örneğin satranç oynamak için siyah beyaz kısmının alçak ve yüksek olacak şekilde ayarlayarak ve siyah taşlara da küçük çiviler takarak bu oyunu oynadıklarını söyledi Ekrem Bey. Kağıt paraları okumak için bir araç olduğunu söyleyen Ekrem Bey bu küçük aracı bize tanıtarak bu araçla nasıl parayı okuduğunu gösterdi. Bu gelişmenin yakında olduğunu geç kalındığını belirten Ekrem Bey ilaçların üzerinde de kabartmaların olmasının sevindirici fakat bütün ilaçlarda olmamasının üzücü olduğunu söyledi.

Bir öz eleştiride bulunan Ekrem Bey hiçbir zaman yardım talebinin geri çevrilmediğini bu konuda toplumun yardımsever olduğunu topluma karşı önyargılı olunmaması gerektiğini söyledi. Ekrem Bey her görme engelli bireyin aynı değerlendirilmemesi gerektiğini eğitimli olan engellinin de, eğitimli olmayan engellinin de olduğunu, kafamızda bir genel yargının bir standardın oluşmaması gerektiğini söyledi.

Beyaz bastonu bize göstererek tanıtan Ekrem Bey yürürken arkada olan ayağın önünün kontrol edildiğini buna göre adım atıldığını söyledi. Engelli birey açısından kendine güvenin ve bağımsız hareketin çok önemli olduğunu bununda kişinin kendini geliştirmesiyle mümkün olduğunu belirtti.

Biz öğrencilerin sorularını cevaplayan Ekrem Bey öncelikle öğrencileriniz size nasıl yaklaşıyor sorusunu cevapladı. Öğrencilerinin kendisini kabullendiğini genelde yardım eden öğrencilerinin olduğunu fakat istismar etmeye çalışan öğrencilerinin de olduğunu söyledi.

Kentlerde görme engellilere yönelik çalışmaların olup olmadığını, olan çalışmaların katkısınının ne olduğu sorusu üzerine Ekrem Bey caddelerde sokaklarda normal insanın bile yürümesinin zor olduğunu,hiçbir örnek belediye olmadığını AB’nin bu konuda belediyelere dayatmaların olduğunu bu dayatmaların umut vadeci olduğunu söyledi.

Normal insanlar gibi rüya gördüklerini belirten Ekrem Bey rüyanın beyinde oluştuğunu belirtti. Görme engelli bireylere yardım ederken nelere dikkat etmemiz gerektiği sorusu üzerine engelli bireye yardım ederken onları ötekileştirmeyin, kolunuza girmesine izin verin, kızar mı diye düşünmeyin diye önerilerde bulundu.

Pozitif ayrımcılığın kendileri açısından iyi olduğunu fakat hala toplumun buna hazır olmadığını karşılaştığı bir olayı örnekleyerek açıklayan Ekrem Bey, bir belediyede sıra beklerken bir kişinin yardımıyla en öne geçirildiğini fakat homurdanmaların gelmesi üzerine tekrar kendi sırasına geçtiğini belirtti.

Ekrem Bey giyinirken eşinden yardım aldığını ama yine de uyumlu olan kıyafetlerini aynı askıya asmaya özen gösterdiğini söyledi. Evliliğin engellilerin en büyük sorunlarından olduğunu buna rağmen çok gerekli olduğunu ve kendinin de maddi, manevi birçok faydasını gördüğünü söyledi. Eşinin engelli olmadığını toplumdan eşinin engeli olup olmamasına dair soruların öncelikli gelmesinin üzücü olduğunu bu yargının değişmesi gerektiğini söyleyen Ekrem Bey eşinin engelli olmamasının kendisine büyük avantajlar sağladığını belirtti.

Ulaşamadıkları nesneleri nasıl canlandırdıkları sorusu üzerine Ekrem Bey bazen bu nesnelerin maketlerinden yararlandıklarını, bazen ise o nesneyle ilgili nitelikleri kendilerine göre değerlendirip kurguladıklarını söyledi.

Ekrem Beyin verdiği bilgiler ve örnekler bize bu konuda epey bilgi kazandırdı. Bu fırsatı bize sağlayan değerli Sedat Türkeri hocamıza çok teşekkür ederiz.

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.