Açık Seçik Sosyal Hizmet Eğimi

11
Bu metin sayın Turgay Çavuşoğlu'nun büyük harflerle, YÖK NE KADAR YANLIŞSA AÇIK ÖĞRETİM SOSYAL HİZMET BÖLÜMÜ DE O KADAR YANLIŞTIR !! Prof. Dr Emre Kongar Sosyal Hizmet Sempozyumu 15 Aralık 2011 paylaşımı üzerine yazılmıştır

Sosyal hizmet bölüm öğrencileri, uzmanlar ve akademisyenler açıköğretim konusunda tuhaf bir paradoksun içinde. Özellikle açıköğretimin temeli oluşturulurken gereken teknik ve teorik desteği Hollanda’dan ya da Japonya’dan almadık sanırım. Bizzat kendi uzmanlarımız ve akademisyenlerimiz buna destek verdi (ya da zorunda kaldı) ve bu eğitimin altyapısı oluşturuldu.

 

Açıköğretimin doğruluğu ya da yanlışlığını artık tartışacak değilim. Çünkü sosyal hizmet mesleği açısından asıl meselenin bu olduğunu düşünmüyorum. Bu durum Fransadaki ermeni yasa tasarını günlerce konuşulurken bir gecede milletvekili maaşlarının 2 katına çıkarılması gibi bir şey gözümde. Ama ortada kocaman bir realite varken, büyük harflerle bunun karşısında olanların, bu durumu tutarlı olarak savunabilecek ve arkasında durabilecek güce ve desteğe de sahip olmadığımız aşikar. Kendimizi kandırmayalım.

 

 

AÜ Açık Öğretim Fakültesi 20 bin öğrenciyi hedefliyor. http://www.gazetegercek.com/au-acik-ogretim-fakultesi-20-bin-ogrenciyi-hedefliyor.html

 

 

Sosyal hizmet bilgi, beceri ve değerini sosyal politikalar ve siyasi partilerin belirlediği bir sistemde çok idealist uzmanlara sahipmişiz izlenimi beni korkutuyor. Herkes atanıp zorunlu olarak parasını kazanmanın derdinde. Mitinglerde müracaatçı konumunda olduğumuzu bağıra bağıra söylerken, örgün eğitimlerde de işlerin nasıl yürüdüğünün ve özellikle yüksek lisansta sosyal hizmet altyapısının ne kadar önemsendiğinin herkes farkındadır sanırım.

 

 

Türkiye'de Sosyal hizmet bir Temel hikayesi

 

Temel, karısı Fadime ve 5 çocuğu ile tek göz odalı gecekondularında oturuyorlarmış. Temel; paramız olsa da bir araba alsak, ne güzel gezerdik, demiş. Çocuklar; ön tarafa biz oturacağız diye birbirleriyle itişmeye başlayınca, Temel; Hele bir susun, arabanın ön tarafına ananız oturacak, demiş. Bu defa çocuklar, cam kenarında sen oturmayacaksın, ben oturacağım diye kavgaya başlamışlar. Temel bir, iki defa çocukları ikaz etmiş, çocuklar kavgaya devam edince; İnin bakayım arabadan aşağı, hem arabayı kirlettiniz, hem de laf dinlemiyorsunuz demiş.

 

20.000 ekmek peşinde olan genç vatandaşla uğraşacağımıza ve laf anlatmaya çalışacağımıza biraz kendimize çeki düzen verip neden gecekonduda oturduğumuzu ne zaman soracağız…?

 

Bir diğer durumda bu alanda öğrenci olan arkadaşların vahim durumu.

Son dönemlerde Açıköğretim mezunlarının nereye yerleşeceği, ne kadar alacağı, onlar yerleşirse lisans mezunlarının nereye atanacağı haricinde bu iki karşıt grup açısından başka bir tartışma başlığı göremedim. Bir açıköğretim sayfasında gezerken de Özge hanım’ın “Uzmanlar Cevap Versin!!!!” notunu görünce sözde uzmanız ya bakayım dedim neler yazmış kardeşimiz hemen aktarayım…

 

“uzmancık tanımızın uzmanlardan işini yapamayanlar için söylediğinizi düşünüyorum ki bunun dışındaki yorumunuz öngörü değil kahinliğe girer…sizde bu durumu yaşayanlardansınızki güçsüz kişiliklerden bahsetmişsiniz uzmancık bey..bakın Türki…yede yükseklisans yapanlarda sizin yaşadığınız sorunları yaşayabiliyor gidip beden gücüyle iş buluyorlar …..neden sizin gibi kendini uzmanlığın dışında herşeyin hakimi sanıpta işi kapanlar varken bizlerde sizi örnek almayalım …ekmek aslanın ağzında devire ve kişilere ayak uydurmayı bilmek yeterli örgün yaygın zeka seviyesi değil şartlara bağlı ..siz ilk iş gününüzde nasıldınız ilk müracaatçılarınızın sorunlarına yaklaşımı hangi tecrübeyle kavrayıp işi deviriverdiniz…staj uygulama vs evet olmalı ama hiçbiri iş hayatının yerini tutamaz..işsiz olacağiımız günlerin hesabını bırakın biz yapalım yorumlarınız zaten tehdit olamaz!ama maalesef öngörüde bulunacak kişilerden değilsiniz bizim işimiz ÜNİVERSİTEYLE REKTÖRLE ÇALIŞACAĞIMIZ KURUMLA DİKKAT EDİNDE YAYGINLAR SİZİ BERTARAF ETMESİN….sizler lisans mezunlarının dahi yetersiz olduğunu düşünüp yüksek lisanssız uzman olmasın dediniz ama son 2 yılı örgün okuyun baRİ DİYECEK KADARDA PRENSİP SAHİBİ DEĞİLSİNİZ SANIRIM ÇÜNKÜ DERT ÖRGÜN YAYGIN DEĞİL FESATLIK …BU SÖYLEDİKLERİM ÖNGÖRÜ DEĞİLDİR…ÖZGE KÖZKARA

Birkaç sineğin ısırması ; Yarışı kazanmaya azmetmiş bir atı durduramaz…!”

 

 

Özge hanım'ın "Uzmanlar Cevap Versin!!!!" notu https://www.facebook.com/notes/a%C3%B6f-sosyal-hizmetler-b%C3%B6l%C3%BCm%C3%BC-%C3%B6%C4%9Frencileri/uzmanlar-buraya-cevap-yazsin/207858342562581

 

Sevgili arkadaşlar, sosyal hizmet mesleğinin doğuşu ve özellikle Avrupa’da ki uygulama şekilleri göz önüne alındığında, Türkiye’de verilen 4 yıllık eğitimin bile ne kadar yetersiz olduğu uzmanlarımızın önlisans eğitimi alan arkadaşlara “uzmancık” uslubuyla konuşmasından da belli olduğu üzere ortadadır. Geçmiş hükümetler ve şuanki hükümet politikalarının sosyal hizmet mesleğini ancak Avrupa Birliği uyum sürecinde ele aldığı ve bu konuda ne kadar eksik bir altyapımız olduğu ise ak-p açık bir şekilde ortada.

 

Türkiye’de sosyal hizmet meslek elemanlarını konuşmadan önce uygulanan sosyal politikalar ve sosyal hizmetin hizmet metodları değerlendirilmelidir. Ülkemizde bir çok kurumda “Sosyal Hizmetler” adı altında yapılan tüm iş “Sosyal Yardım” dan öteye gitmemekte, ayrıca dezavantajlı grupların profesyonel anlamda destek alabileceği bir psiko-sosyal destek ünitesi oluşturulamamaktadır. Yaklaşık 1.5 yıldan bu yana incelediğim projelerde hatta bu işi sosyal girişimcilerin daha iyi yaptığı ortada.

 

Sosyal Hizmet mesleği bu anlamda makro düzeyde kendini tanıtamadığı ortadadır. Bu bölümün neden açıldığı ve mezun olduğunda bile ne yapılacağı bilinmeden 7580 kişinin kayıt olması da zaten toplumsal olaylara ne kadar duyarlı olduğumuzu gösteriyor. Bu 7000 kişi eminim ki insanlara yardım etmek için can atan insanlardır, allah kabul etsin.

 

“Yaşama karşı sorumluluğumuz daha yücesini yaratmaktır, daha alçağını değil.”

 

AÖF ders içeriğini ve soruları inceledim. Sosyal hizmet mesleği çocukluktan itibaren ruh ve akıl sağlığı yerinde bireyler yetiştirmek, değişen ve gelişen kültürel normları daha ileri bakış açısıyla ele alması gereken bir meslek olması gerekirken tamamen hizmet ruhuna ters bir şekilde şuanki ezberci sistem içerisine tamamen çekilmiş ve sosyal hizmet mesleğinin zar zor ağzımıza alabildiğimiz “değişim ajanlığı” statüsü kırılmıştır.

 

Bizler makinelerle çalışan insanlar değiliz, emek konusu insan olan bu mesleğin tüm bilimsel gelişmeleri yakından takip eden hatta yeni metodlar bulmak üzere sorumlu olduğumuz bu meslek, test kitaplarından aşağıdakilerden hangisi “empati” yi açıklar şeklinde sorulara verdiğimiz cevabı hayatımıza uygulamadığımız sürece anlamsızlaşacak ve ayaklar altına düşürülecek bir meslek olmamalıdır.

 

Şuan bile uygulama alanında tüm mesleki çalışanlarına yeni bir şeyler ortaya koyma adına kısıtlayan bu sistemde açık öğretimde okuyan pek çok arkadaşımızın insanı gerçekten severek ve insanlık için gerçekten bir şeyler yapmak adına bir seçim yaptığını düşünmüyorum.

 

Sosyal paylaşım sitelerindeki tüm açık öğretim sayfalarından gördüğüm izlenim, iş bulmak ve bu iş ne olursa olsun para kazanma dışında daha olumlu düşünceler barındırmıyor. Tabi bu durum 4 senelik fakültelerden mezun olan arkadaşlarımızında gerçekten bu mesleğe bir şeyler katmak amacıyla çalıştığı anlamına da gelmiyor.

 

Şuan çıkan sürtüşmenin tek anlamlı olduğu yer önlisans ve lisans eğitimi alan meslektaşlarımızın hangisinin kıçını daha rahat garantiye alması gerektiği tartışmasından başka bir yerde değildir gözümde. Mesleki ilerlemenin ve bu anlamda nasıl olması gerektiği de pek tercihimiz değil. Bundan dolayı kimseye kızmak da mümkün değil. Anlayacağınız mevzu kimin bu dangalak sistemde kendini daha rahat garantiye alabileceği meselesidir.

 

Açıköğretimde okuyan öğrencilerimize ve bu rest çeken mesajı gözü kapalı yazan Özge hanıma aşağıdaki satırları dikkatlice okursa sevinirim.

 

“Yoksulluk” meselesi sizin kitaplarda A şıkkında cevap olarak verdiğiniz sosyal refahla yakından ilgili bir konudur. Hayatında dezavantajlı bir grubun üyesiyle iletişim kurmamış birinin, kendi maddi sorunlarından kaynaklı işe yerleşmek amacıyla bu bölümü seçmesi zaten nasıl gerçek bir sosyal hizmet meslek elemanı olamayacağı yönündeki en açık örnektir. Bizlerde dahil olmak üzere zaten müracaatçılardan oluşan bir mesleğin başka bir müracaatçıya destek vermesi mümkün müdür?

 

Türkiye’de şuan sosyal hizmet uzmanlarının bile müracaatçı konumunda oldukları açıktır, asıl sorun budur. En azından bu farkındalığa sahip uzmanlar olduğu için bu sistemin değişmesi ve sosyal hizmet mesleğine yeni metodlar katmak mümlün olacaktır.Bu sisteme karşı devrimsel ya da evrimsel bir süreç kazanılması gerektiğine inanan sosyal hizmet uzmanları olmadığı sürece, bundan on yıl sonra klasik bir devlet memur zihniyetinden farkınız kalmayacaktır. Sıradanlaşacağız.Çünkü sizi bu uyanıklıkta tutacak eylemsel bir ortama sahip olmayacaksınız. Zamanla içimize işleyen biat ve sadaka kültürünü, elinizde olmayan süreçlerden dolayı sizlerinde kabullenme olasılığınız artacaktır. Bu sizin farkında olarak yaptığınız bir şey olmayacak ve rahatsızlık duymayacaksınız. Bunda müsterih olun, suçladığım siz değilsiniz. Bizim itirazımız sizin gelişmeniz ya da bu topluma bir şeyler katmanız değil, bu sistemin bilinçli olarak ortaya attığı şuanda yaptığınız açıklama ile de örneklerini gördüğümüz bilinçsiz meslek elemanlarının ortaya çıkması ve bu kültürü sayıca fazla olduğu için istemeden de olsa sindirme olasılığının fazlalaşmasına olan itirazdır.

 

Bizleri üzen şeyde yine bundan 10 yıl sonra bakın sosyal hizmet mesleğinin geldiği aşama çok geri bir aşamadır diye konuştuğumuzda bunu da kavrayabilecek meslek elemanlarına sahip olamayacağız duygusundan başka bir şey olmayacaktır. Kendinizi gerçekten hazır hissediyor musunuz?

 

 

Saygılar, sevgiler (:

Cihan Aydın

 

11 Yorumlar
  1. Zeynep diyor

    Cihan Beyin paylaşmış olduğu yazıyı okudum. Ve bir kez daha anladım insanlar herseyin sadece görünen yüzüne bakıyor. Arka planı araştırmaktan aciz. Suizan edip genele yaymak islerine geliyor. Cihan. Bey ne yazık ki kuru kurguladiginiz tezlerinizin hepsi yanlış! Ben ve benle birlikte iki arkadasım Atatürk Üniversitesi açıköğretim fakültesi sosyalhizmet lisans ogrencisiyiz. Ben özel bir ogrenci yurdunda danışmanım. Bir arkadasım yaşlı bakim evinde sosyal hizmet isminin yanında stajer, digeri gündüz bakim evinde stajer öğretmen. Kısacası bizler sosyal hizmet mutfagindayiz. Yoksulluk, sosyal düzen, sosyal refah, genc cocuk kadın piskolojisi A,B,C sıklarına gizlenmiş değil yani. Simdi soruyorum kim yeteriz okul sıralarında harıl harıl sayfa çevirip ezber yapan mı yoksa hayatın icinde kalıp insanlarla birebir muhattap olan mı? Okuduğumuz bolum SOSYAL HİZMET! Sosyal olan pratiklesir!

  2. özlem diyor

     
     
    bende aöf öğrencisiyim..evliyim anneyim ve bulunduğum ilde bölümün örgünü yok yani herkesin kendine göre birtakım engelleri vardır.Aöf okuyanlara ahkam kesmek hiç kimsenin haddine düşmez hele örgün okuyupta kendini deyim yerindeyse profesör zanneden bilim adamlarımıza hiç yakışmıyor….çünkü onlar örgün okudular biraz olgun düşünsünler değil mii?Bölümün öğrencilerini geliştirme adına farklı alternatifleri varda bizler mi kolaya kaçmayı denedik acaba? Neden empati kurmakta zorlanıyorsunuz bunu aklım almıyor.Kİ sizler insanlara yardım edecek onların sorunlarını çözecek onları diğer bireylerle eşit seviyeye getirmeyi amaçlayan uzmancıklar değil misiniz?
    Ayrıca sizler meslek sahibi olmak adına okumadınız mı?Kendinizi kandırmayın lütfen insanların çoğu iş sahibi olmak adına okuyor!! Hobi olsun diye okuyanı görmedim duymadım bilmiyorum.Kaldıki 2 yıl okuyup sosyal hizmet uzmanı olma fikrine kapılan arkadaşlarım yoktur heralde.Hassasiyetinizi  kurumda  onlarca eğitimsiz  çalışanlar için göstermeniz daha mantıklı olacaktır.ÇÜnkü çalışanları görüyoruz tanıyoruz vs.
    onların kurumda çalışması kötü olmuyorda aöf 2 yıllık mezunlarınmı kötü oluyor?
    Allah yardım eli uzatacağınız insanlara kolaylık versin..

  3. Zeynep diyor

    bende aöf sosyal hizmet 1. sınıfta okuyorum. insanın kendini geliştirmesi önemli olan. örgün ya da açıktan okumak önemli değil. ben bu bölümü  gerçekten sevdiğim için tercih ettim. üniversiteyi kazanayım da ne olur olur diye düşünenlerden değilim. ama örgünde okuyup öğretmen olacak çok kişi gördüm şahsen ben çocuğumun öğretmeni olmasını istemem. bu arada iki çocuk annesiyim. lütfen önyargılı olmayalım. sorunlar varsa neden birlikte çözüm aramıyoruz. sen açıktan okudun ne anlarsın…sen örgünde okuyan uzmancık… bunlar çok saçma ve boş şeyler.

  4. Serap diyor

    açıköğretim 2 yıllık sosyalhizmet mezunlarına iş imkanı nasl verilecek.en azından kurumlarda destek elemanı olarak iş verilip staj gibi tatbiki eğitilmeleri hemde para kazanmaları sağlanmalı diye düşünüyorum.veya 2 yıllık açıköğretim sosyal hizmet mezunlarının 4 ylıık sos.hizmet bölümünü tamamlamaları için ne ve nasıl bitirmeleri konusunda bilgi verirmisiniz.

  5. Zeynep diyor

    bende açıköğretim 2. sınıfım söylediklerinize katılıyorum benim amacım merhamete sevgiye ihtiyacı olan insanlarla olup onlara azda olsa faydamın dokunması.okulum bitirip işe girmek için çalışacam ama olmasada hiiç sorun değil shçek gönüllü olarak çalışırım.ayrıca her meslek kendi içinde özeldir.paraya maaşa odaklanıp çalışan hiç bir insandan fayda sağlanacağını düşünmüyorum.

  6. Ahmettekin diyor

    Ben ön lisans sosyal hizmet mezunuyum.  sosyal hizmetin ne olduğunu bilmiyordum. ön lisans bitirdim aöf bölüm açıldı türkiye de sosyal hizmetin ne olduğunu yavaş yavaş tanımaya başladı sosyal hizmetin ne olduğunu üniversite mezunuda  bilmiyordu. şimdi ise sokakdaki vatandaş da biliyor insanlar bu sosyal hizmet ney ben hiç duymadım oğlum biraz açıkla bizde yarım yamalak cevap söylüyoruz. bizim varlığımız lisans da ki vatandaşı neden rahatsız eder anlayamadım sosyal demek geniş düşünmek paylaşmak demek ben merkezli olmayalım insanlara insan gibi yaklaşalım sosyal hizmet lisans mezunu kimseler  mesleğinde korkmasın Prof. Dr. İlhan TOMANBAY saygılarımı sunuyorum hocama tanıtmaya calışmış işte biz bu gibi değerli insanlarda mesleği öğrenmek istiyoruz. bizim ön lisans da birşey olurmu derseniz bence olmaz çünkü sizin gibi düşünen bir toplumda yaşıyoruz sizlerde toplumun sosyal insanlarısınız siz bunu yaparsanız sokakdaki vatandaş ne yapar… bizler olumlu yaklaşın bizi kucaklamasınız bile biz itmeyin yeter.

  7. Cihan Aydın diyor

    Hor görmek bir çözüm değil Nursel hanım. 4 senelikler de olmak üzere kimsenin aynı kefeye koyulmasının taraftarı değilim. 

  8. Cihan Aydın diyor

    Ciğdem hanım metinde yapılan açıklama da tam bundan bahsediyor (:

  9. Cigdemkirac diyor

    artık şu açıköğretim fakültesi üzerindeki ön yargılarınızı kaldırsanız ne kadar güzel olur… ben iş sağlığı ve güvenliği proğram öğrencisiyim ve açıktan okuyan bu mesleği hakkını vereck arkadaslarında ortaya çıkacağını düşünüyorum bu birazda kişinin kendini geliştirmesi ile alakalı… sizler gibi belki kaliteli yüzyüze eğitim göremiyor olabilir bu arkadaslar ama gercekten kendini geliştiren arkadaslara haksızlık yapıyorsunuz onları hor görüyorsunuz onlara köstek olacağınıza neden destek olmuyorsunuz ki….

  10. nursel diyor

    cihan bey paylaşımınız için çok teşekkürederim.bende o bahsettiğiniz aöf de sosyal hizmet öğrencisiyim şunu belirteyimki müracaatçı kısmına katılıyorum ben insana değer veren yardımın sadece maddi olmadığını bir çok türününde var olduğunu bizzat yaşamış ve bilen kendimce bilinçli biriyim . malesefki ben ve benim gibi bu mesleği gönülden isteyip yazan arkadaşlarım var.ve ne yazıkki size haksızsınız diyemiyorum haklısınız benim aöf den okumaktan başka şansım yok malesef ve beni üzen şey atansam bile siz ve sizin gibi şahısların bizi meslekte hor görmeleri .hepimizi aynı kefeye koymayın sizden özellikle rica ediyorum.artık karşı çıkmak yerine bizede staj zorunluluğu verilsin bence

Cevap bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.